Babamın çocukluk arkadaşlarından birinden duymuştum.
Rahmetlinin ilkokul yıllarına ait bir hatıra. Okuldan çıkmış eve gelirken mahallenin haylazlarından bir grup yolunu kesiyor ve sataşıyorlar. Çocukluk bu ya küfrediyorlar. Babam çocukluğunda da naif ve edepli bir çocuk. Küfretmeyi bilmiyor. Kendisine küfredenlere diyor ki; ‘ Biraz bekleyin ağabeyim gelmek üzere. O da size küfreder.’
Bu olayı bana anlatan Hacı amca dedi ki;’ senin babanın ağzından çocukluğunda bile küfür işitmedik.Küfretmeyi, kavga etmeyi bilmiyordu. Adeta ileriki yaşlarında yükleneceği ilmi sorumluluğa, manevi önderliğe hazırlanıyordu. Naifti, nazikti, yumuşak tabiatlı idi. ‘
Kardeşim Prof.Dr. Nihat Hatipoğlu Hocaefendi de tıpkı babam gibi naif,yumuşak huylu,cedelleşmeden uzak duran bir insan. Hayatını ilme ve İslami hizmete adamış, haftanın beş günü çocuklarından uzakta yurtiçi ve yurtdışında organize edilen konferans ve sohbetlerde ömür tüketiyor. TV Programları, on binlerin katıldığı konferanslar , medresede öğrencilerine verdiği hadis ve tefsir dersleri ve yazdığı yüzlerce eserle tek başına bir ordu… Cemaat kurmuyor başkalarının yaptığı gibi. Bütün dini hizmetlere duacı oluyor. İnsanları kendisine tabi olmaya çağırmıyor. Allah’a ve Resulüne tabi olmaya, Ashab-ı Kiramı örnek almaya ve Ehli Sünnet çizgisinden sapmamaya davet ediyor. Uslubuna yansıyan naiflik ile Müslümanların yüreğine su serpiyor. Seviliyor, takip ediliyor ve saygıya muhatap oluyor. Sosyal medyada adına açılan sayfaların takipçileri milyonlara varıyor. Allah’ın rahmeti sonucu etrafında sevgi haleleri oluşuyor.
Gelin görün ki bu hizmet birilerini ciddi şekilde rahatsız etmiş olacak ki; mahallenin haylazları uzaklardan aldıkları ‘saldır ‘ komutu ile bir anda ,karalama,itibarsızlaştırma ve iftira kampanyasına başlamış bulunuyorlar.
Her ne kadar Nihat Hoca;’ bekleyin birazdan ağabeyim gelecek size sizin uslubunuzla cevap verecek’ demediyse de bu müfterilere bir şeyler söyleme ihtiyacı hisettim.
Nihat Hatipoğlu ehli sünnet çizgisinden taviz vermeden de, birilerine şirin görünme ihtiyacı hissetmeden de, paparizi programlarına meze olmadan da pekala reytingler kırılabileceğini ısbat etmiştir. Onun TV programlarına başlamasından sonra, hemen hemen bütün TV kanallarının kaliteli dini programlar yapma gayretlerine girdikleri ve sosyete hocalarını diskalifiye ederek değerli Hoca efendilere programlar yaptırdıkları herkesçe gözlmelenebilecek bir vakıadır. Bu Türkiye ve Müslümanlar açısından büyük bir kazanımdır. Artık TV ekranlarında din adına şaklabanlık yapan, tavuktan kurban olur mu gibi safsatalar ile alay konusu olan renkli simalar görünmüyor.
Nihat Hatipoğlu’nun ehli sünnet düşüncesine yaptığı atıflar sünnet karşıtı cephenin düşmanlığınıa davetiye çıkarmakta, sünnet,hadis,mezhep,tasavvuf gibi kavramlara karşı hazımsız olan bu grup saldırılarını değişik vesilelerle dile getirmektedirler.Hristiyan ve Yahudileri cennete sokma yarışına giren, Kaderi,Kabir azabını,şefaatı, mucizeleri inkar ile yola çıkan Afgani-Abduh v.s’nin çağdaş takipçileri ilmi tartışma yerine iftira ve gözden düşürme yoluna baş vurmaktadırlar.
Nihat Hatipoğlu Hoca bunca sevgi ve iltifatı kişisel ranta dönüştürmek gibi bir hafifliğe bulaşmadığı için, insanları kendisine tabi olmaya davet etmiyor. Devlet kademelerine, bürokrasiye,siyasi partilere kendi adamlarını yerleştirme çabasına yeltenmiyor.İş takipçiliğine, ihale kovalamaya, aracılığa kalkışmıyor. Sadece yirmi yıllık haftanın beş gününe mal olan koşuşturmasının ve yazdığı eserlerin karşılığında alın teri ile kazandığı helal birikimlerini , ailenin de birikimleri ile birleştirerek ve borçlanarak Istanbulda 29 odalı mütevazi butik bir otele ortak oluyor. Binlerce saatlik TV yayını ve beş bin konferansı gerçekleştirmiş bir insan olarak.
Bu otel konusuna mal bulmuş mağribi gibi sarılan ve nereden talimat aldığı herkesçe bilinen bir medya kuruluşu akla ve ahlaka ziyan iftira senaryoları tezgahlıyor. Tamamı yalan,iftira ve ahlaksızlık kokan bir kampanya oluşturuluyor. İslama, kanuna, ahlaka ve vicdana aykırı bir tek uygulama veya ayrıcalık yokken peş peşe yayınlar yapılıyor.
Bu uzaktan kumandalı ekip konuyu sosyal medyada adeta bir linç kampanyasına dönüştürüyorlar. Dönüştürüyorlar çünkü Nihat Hoca’nın affedilmeyecek bir günahı var. O günahı cemaatlerin devleti dizayn etme teşebbüslerinin yanlış olduğunu ifade etmesi ve bir röportajda ‘Tayyip Erdoğan bu ümmet için bir nimettir.’ İfadesini kullanmış olmasıdır.
Türkiye’de kardeş kavgasına karşı çıkmak,milletin birliğine vurgu yapmak, meşru hükümetin ülke yararına aldığı kararlara destek vermek, anayasal kurumları yıpratmayın demek, milletin anasının ak sütü gibi helal oyları ile seçilmiş Cumhurbaşkanına duacı olmak bir ilahiyatçı için en doğal tavır değil midir? Bundan kimler, neden gocunurlar ?
Bizler babamızdan çok şerefli bir miras devraldık. O miras para,mal,mülk değil, edeptir. Gurur ve kibre kapılmamak, bir şeylere talip olmamak, Allah’ın dinine hizmet etmekte olan her kim varsa ona saygılı olmak bize baba nasihatıdır.
Nihat Hatipoğlu Hoca kimsenin rakibi, alternatifi değil yalnızca İslamın hizmetkarıdır bu böyle biline….