Bundan 935 yıl öncedir; nesebi Hz. Peygamber'e (s.a.v.) dayanan büyük bir hatip, Geylan şehrinde doğar. 88 yıl sürecek hayatı boyunca vaaz kürsüsünden gönüllere haykırır. Cemaati derinden etkiler. Manevi hastalıkları ortaya çıkarır. Onları iliklerine kadar titretir. Hatalarını yüzlerine haykırır. Rabbani bir kaynaktan ilhamını alıp, adeta günümüz insanına seslenir. Bugün dahi dinleyenlerini derinden yaralar.
Onu dinlerken sözlerinin arasında kendinizi bulursunuz. Halkı, toplumu bulursunuz. Size hitap ettiğini zannedersiniz. Sanki yanınızdadır, halinizi görmektedir, kalbinizi bütün çıplaklığıyla seyretmektedir. Ve sizi manen tedavi etmek istemektedir.
Bu zatın adı Abdulkadir'dir. Geylanlıdır. Sizi onun uyarılarıyla baş başa bırakıyorum:
Vay sana! Sen mi kurtarıcısın
Oğlum! Sen önce kendine sonra başkasına öğüt ver. Sen kendine bak. Kendinde düzelteceğin bunca şey dururken başkasıyla niye uğraşıyorsun. Vay sana! Sen mi başkasını kurtaracaksın. Körsün sen! Başkasına nasıl rehberlik edersin. Gözü görenler, Rehber olur. Boğulanı usta dalgıç kurtarır.
Kalbini düzelt
Kalplerinizi düzeltin. Çünkü kalbiniz düzgün olursa, diğer halleriniz de düzelir.
Şimdi ahir zamandır
Şimdi ahir zamandır. Nifak ve yalan pazarı kurulmuştur. Sakın ola, yalancı münafık ve deccallerle oturma. Yazık sana, azgın nefsin; günahkâr, yalancı ve münafığın teki iken nasıl oturursun nefsinle. Nefsine bin, yoksa o sana biner.
Yakında gözüne su inecek
Vay sana! Emaneti koruyamazsan yakında gözlerine su iner. Ellerin ve ayakların bağlanır. Allah'ın rahmet kapısı sana kapanır. Allah'a boyun eğ ve ihtiyacını ona arz et.
Uyanın artık
Hepinizin kalpleri ölü, nefisleri diri. Uyanın artık. Ne zamana kadar uyuyacaksınız. Bu bilgisizlik daha ne kadar devam edecek!
Kalbin teslim olmamış
Vay sana! Dilin teslim olmuş ama kalbin değil. Sözün teslim olmuş ama fiillerin değil. İnsanlar arasında Müslümansın ama yalnız kaldığında değil. Bilmez misin kıldığın namazla Allah'ın rızasını istemedikçe münafık olursun.
Ey halka ve sebeplere tapan
Behey münafık! Ey halka ve sebeplere tapan. A Hakkı unutan. İçinde bulunduğun duruma rağmen bu makamın kendiliğinden gelip eline konmasını istiyorsun. Boşa çalışıyorsun.
Dünya denizinden sakın
Oğlum! İnsanlara Allah'ı şikâyet etme! Şikâyetlerini O'na arz et. Dünya denizinden sakın. Birçok insan orada boğulmuştur. Kurtulan üç-beş kişidir. O herkesi boğacak kadar engin bir denizdir.
Gel gündüz odun topla
Gel odunu gündüz topla. Gece odun toplayan eline ne geldiğini bilmez. Seni zifiri karanlık bir gecede, öldürücü hayvanların çok olduğu sık bir ormanda odun toplayan gibi görüyorum. Gel, sen işlerini Kuran'ın, tevhidin ışığında yap. Geceleyin sağa sola savrulan olma.
Yıktığınızı yapın
Ey cemaat! Yıktığınızı yapın. Kirlettiğinizi yıkayın. Bozduğunuzu düzeltin. Bulandırdığınızı durultun. Aldıklarınızı geri verin. Kaçmayı bırakın. Allah'a koşun. Geri dönün.
Kötülerle oturma
Oğlum! Kötülerle beraber olman, seni iyiler hakkında kötü düşünceye yöneltir. Gel Kuran'ın ve sünnetin gölgesinde yürü. Kendini kurtar.
Vazgeç yalancı davadan
Vazgeç bu yalancı davadan. Bu iş yalan dolanla, yapmacık davranışla, münafıklıkla olmaz. Tövbe et ve tövbende sebat et. Önemli olan fidan dikmek değil, o fidanın kök salmasıdır.
Zikre alay için geliyorsun
Ey cemaat! Zikir meclislerine tedavi için değil, rahatlama amacıyla geliyorsunuz. Vaizin vaazını bırakıp hatalarını belliyor, onunla alay edip gülüyorsunuz. Vazgeçin bundan. Allah'ın düşmanlarına benzemeyin.
Münafıklar ne kadar da çoksunuz
A münafıklar. Allah sizin sayınızı çoğaltmasın. Ne kadar çoksunuz böyle. Bütün işiniz insanlarla aranızdaki ilişkiyi düzeltip Allah'la olan bağınızı koparmaktır.
Gafletten uyan artık
A gafiller! Gaflet uykusundan uyanın. Senin kalbin O'na bir adım atar; O sana birkaç adım yaklaşır. O (Allah) kendini seven kullarıyla buluşmaya isteklidir.
Sanki sırattan geçmeyeceksiniz
Sanki hiç ölmeyecek, kıyamet gününde haşredilmeyecek ve hakkın huzurunda hesaba çekilmeyecek, sırat köprüsünden hiç geçmeyecek gibi gaflet içinde yüzüyorsunuz. Ey Müslüman ve iman sahibi olduğunu iddia edenler! Sizlerin durumu işte budur.
İnsanlar için amel işleme
Yazık sana! İnsanlar için amel işliyorsun. Ve Allah'ın onu kabul etmesini bekliyorsun. Boş bir hevestir bu, oburluğu, şımarıklığı azalt. Kahkahanı azalt.
Allah'tan karşılık bekleme
Allah'ın dostları yaptıkları ameller için Allah'tan karşılık beklemezler, tek istedikleri O'nun yakınlığı ve rızasıdır. O'nun sevgisini, perdelerinin kalkmasını isterler.
Sen temeli yanlış attın
Sen temeli yanlış atmışsın. O temel üzerine binayı sağlamlaştıramazsın. Amelin temeli tevhid ve ihlastır. Tevhidi ve ihlası olmayanın ameli de yoktur. Senin kurduğun bina mutlaka yıkılacak.
Şirk elbisesini çıkar artık
Gösteriş yapanın giysisi temiz, kalbi pistir. Haram yiyip içer ama insanlardan saklar. İbadeti dışındadır. Dört başı mamur bir görüntüsü var ama içi harabeye dönmüştür. Yazık! İnsan Allah'a kalıbıyla değil, kalbiyle ibadet eder. Şirk ve yalan elbiselerini çıkarıp at ki, seni Allah giydirsin.
Vaaz kürsüsünden günahkârları, hakka yakın olduğunu zanneden sahtekârları ve haktan uzak olan zalimleri görüp haykıran bir sadık mümin. Bugün bu sese ne kadar muhtacız. Kendinden başka herkesi batılda zanneden fitne ve dedikodu kumkumasının bu hakk ehlini bin kez okuması lazım. Önümüzdeki hafta bu hak ehlinin uyarılarına devam edeceğim inşallah.