CEHENNEMDEN en son çıkacak mümin, günahı kadar cezasını çeker.
Oradan çıkma iznini koparınca kendini hemen dışarı atmak ister. Fakat her yanı yara bere ve yanıklar içindedir. Yürüyüp gidecek gücü yoktur. Emekleye emekleye oradan uzaklaşmak ister. Çünkü cehennem alevi arada bir yüzünü yalamaktadır. Bir çıkış kapısı arar.
Nihayet cehennemden çıkınca, kendisini oradan kurtardığı için önce Allah'a hamd eder. O sırada uzaklarda bir ağaç görür. Cehennemin pis kokusu hâlâ gelmektedir. Oradan bir an önce kurtulmak için Allah-u Teâlâ'ya yalvarır:
- Ya Rabbi! der. Benim şu ağacın yanına gitmeme müsaade et. Faydalanayım, meyvesini yiyeyim. Oradaki sudan içip hararetimi söndüreyim.
- Allah-ü Teâlâ ona şöyle buyurur:
- Ey insan! Ben seni iyi bilirim. Şimdi istediğini versem biraz sonra daha başkasını istersin.
- Hayır, istemem ya Rabbi, diye kesin söz verir.
Kulun yapısını, dayanamayacağı bir şey karşısında verdiği sözü unutacağını çok iyi bilen Kâinatın Rabbi yine de onu istediği ağacın altına götürür. Bu bahtiyar mümin, yıllarca çektiği bin bir azaptan sonra, en güzel yer sandığı bu ağaçlıkta dinlenip rahatına bakar.
Fakat bir süre sonra ileride çok daha güzel bir ağaç görür. Dayanamaz ve:
- Ya Rabbi! diye yalvarır. Ne olur beni o ağacın yanına götür de oradaki güzelliklerden yararlanayım. Allah-ü Teâlâ ona verdiği sözü hatırlatır:
- Seni oraya götürsem, bir başka şey daha istersin, buyurur ve kulunun huyunu bilmekle beraber yine de onun isteğini yerine getirir. (Kul çok unutkandır, o çok nankördür.)
Daha sonra o mümin cennet kapısına yakın bir ağaç görür. O ağacın manzarası çok daha güzeldir. Dayanamaz bir daha boyun büker. Oraya giderse bir şey istemeyeceğine söz verir. Yüce Allah lütfeder ve onun oraya götürür. Sonunda isteğine kavuşur.
O ağacın bulunduğu yer cennetin sınırında bir yerdir. Bir adım ötesi cennettir. İçerideki cennet ehlinin keyfi eğlenmeleri dayanılacak gibi değildir.Cehennemden yeni kurtulan adam bir durur iki durur. Rabbine bir daha boyun büker:
- Ne olur Rabbim! Beni cennete koy, der.
Kulunun niyazından el açıp kendisine yalvarmasından pek memnun olan Cenab-ı Mevla:
Ey Âdemoğlu! Acaba senin bu isteklerin nasıl son bulur? Sana cennette dünya büyüklüğünde hatta dünyanın on misli büyüklüğünde bir yer versem razı olur musun?
Bu söz o zavallıyı adeta perişan eder. Çünkü o cennetin tamamen parsellendiğini herkesin yerini tuttuğunu ona bir evlik bile yer kalmadığını sanmaktadır. Ona göre Allah-ü Teâlâ'nın bu teklifi olacak şey değildir. Hayretle sorar:
- Ya Rabbi! Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde benimle alay mı ediyorsun?
Allah-ü Teâlâ onun bu sorusuna şu cevabı verir:
- Ben seninle alay etmiyorum. Fakat ben dilediğim her şeyi yapabilirim.