Insanin sonsuza kadar yasama arzusuna "tulu'l-emel" demisler. Tükenmez yasam arzusu. Birbirimize karsi kullandigimiz agir dilden tutun, her türlü acimasizligimiza varincaya kadar bizi olumsuzluklara dürten iste bu duygudur.
Makul ve helal seyleri arzu etmek, dinimiz tarafindan elestirilmemistir. Dünyaya meyletmek de ölçülü oldukça çirkin sayilmamistir. Ama baskasinin mutsuzlugu üzerine bir dünya insa etmek, tükenmeyen bir açgözlülükle her seye saldirmak, ahireti hesap disi saymak dogru yol degildir. Bu konuda çarpici bir örnek bazi kaynaklarda söyle anlatilir:
"Hz. Üsame bir ay sonra parasini ödemek üzere çok da acil olmayan bir sey satin alir. Bir ay sonra 100 dinar ödeyecek. Hz. Peygamberimiz, Hz. Üsame'nin yersiz borçlanmasini hos karsilamaz. Bunu da söyle dile getirir:
Üsame'ye sasirmiyor musunuz? Bir ay sonra parasini ödeyecegi
bir mal satin aldi. Üsame, tulu'l-emel sahibidir. Vallahi ben göz kirpistirdigimda
iki kirpigimin bir araya gelmesine kadar yasayip yasamayacagimdan
emin degilim. Kolumu kaldirdigimda yere koyuncaya kadar yasayip yasamayacagimdan
emin degilim. Agzima bir lokma aldigimda yutmadan önce ölüp
ölmeyecegimden emin degilim."
Bazilarina Peygamber Efendimizin bu sözleri agir gelebilir.
"Ne yani, dünya için çalismayalim mi?" demek isteniyor diye sorulabilir. Aslinda anlatilmak istenen bu degildir. Elbette dünya için çalisacagiz, hiç ölmeyecek gibi. Ama ahireti de unutmayacagiz, yarin ölecek gibi.
Bir hayvanin bogazindan çikardigi kusmugu gören bir gönül ehlinin dedigini unutmayacagiz:
"Ey insanoglu! Iste mideden çikarilan bu lokma için birbirinizin
bogazina sariliyorsunuz."
Hesabi unutanlar çogaldi. Allah'in mahkemesine hazirlanan azaldi. Teraziyi ve adaleti düsünenler görünmez oldu. Dünyevi hirsi ve zevki için baskalarini yok sayanlarin sayisi günden güne artmaya basladi.
RESULULLAH KENDINE KISAS UYGULATTI
Ibn Sa'd anlatiyor: Hz. Ömer, Sam'a gittiginde bir adam, bir valinin (Amr bin As oldugu söylenir) kendisini dövdügünü söyler. Sikâyet eder.
Hz. Ömer valiyi, hesap sormak için valiyi Medine'ye çagirtir. Mahkeme kurar. Sonra valiyi haksiz gördügü için vatandasa elindeki sopayla valiye vurmasini ve kisas uygulamasini emreder.
Amr bin As itiraz eder ve söyle der: "Ey Halife! Bu adamdan dolayi bana kisas mi uygulayacaksin?"
Hz. Ömer: "Evet, bu adamdan dolayi sana kisas uygulayacagim." Bunu duyan
Amr bin As söyle dedi: "O halde biz yöneticilik yapamayiz. Otorite kuramayiz."
Hz. Ömer: "Bu beni hiç ilgilendirmez! Vallahi ben Resulullah'in kendi nefsine kisas uygulattigini gördüm. Sana kisas uygulatacagim."
Amr: "Peki ben adamla anlasirsam olur mu?" Hz. Ömer: "Adam hakkindan vazgeçerse ne âlâ. Yoksa kurtulusun yok."
EN SEVIMLI INSAN
Sevgili Peygamberimiz, sevimli ve sevimsiz insani söyle tanimladi: "Benim yanimda en sevimliniz, ahlakça en güzel olan ve etrafinizdakilerle hos geçinendir. Onlar herkesi sever, herkes de onlari sever. Benim katimda en sevimsiz olanlariniz. koguculuk yapan, dostlarinin arasini açan ve temiz kimselerde kusur arayanlardir" (Taberani).
Bazen iyi insanlarin kötülerce kiyasiya elestirildigini görebilirsiniz. Bu iyi ve ahlakli insan için bir eksi puan degil, bilakis dogru yolda olduklarina isarettir.
BIR HADIS
Efendimiz söyle buyurdu: "Allah katinda amellerin en sevimlisi, az da olsa devamli olanidir" (Buhari, Libas, 43).
Bazen mübarek gecelerde veya belli zamanlarda yüzlerce rekât nafile namaz kiliyoruz. Sonra da namazi birakiyoruz. Bunu yapacagimiza günde 5 vaktin farzini kilsak çok daha dogru bir is yapmis olacagiz. Az da olsa devamli olan ibadet tavsiye edilir. Özellikle de farz ibadetlerde.
GÜNAHSIZ INSAN VAR MIDIR?
Ehli sünnet dedigimiz Kur'an ve sünnet kaynakli inancimiza göre peygamberler disinda masum yani günahsiz insan yoktur. Herhangi bir insan için "günahsizdir" demek, ciddi bir iddia olur ve sakincali bir durum içerir. "Ismet" yani "günahsizlik" sifatini ona yakistirmak anlamina gelebilir. Hz. Peygamber söyle buyurmustur: "Her insan hatali is yapar. Ama hata edenlerin en hayirlisi tövbe edenlerdir" (Ibn Mace, Zühd 30).
Bazi insanlar için kullanilan "günahsiz, kalbi tertemiz, hatasi yok" gibi sözler faydali degil, sorunlu sözlerdir. Bilindigi gibi "ismet" yani "günahsiz olma" sifati bütün peygamberlere verilen bes temel esastan biridir. Ismet, günahlardan Allah tarafindan korunma anlamina gelir. Bunu peygamberlerden baskasina vermek dogru degildir.
Peygamberler hakkinda insan olmalari dolayisiyla söylenebilecek ufak hatalara da "zelle" adi verilmistir ki bu zelleler -tercih hatasi- peygamberlerin masumiyetine ve vahyine asla zarar vermemistir. Hz. Adem'in yasak meyveyi yemesi gibi.
Nitekim bu tür ufak hatalar da yüce Allah tarafindan ikazla düzeltilmistir. Bu noktadan peygamberlere bir nakisa (eksiklik) yakistirilmaz.
Herhangi bir insan içinse "Onun bir günahini görmedim" cümlesini kullanmak mümkün olabilir. Gerçegi ise Allah bilir.
Aglamak abdesti bozar mi?
Manevi duygulardan veya bir üzüntüden dolayi gözyasi dökmek abdesti bozmaz.
Namazda okunan ayetlerden veya manevi hazdan dolayi kisilerin aglamasi da abdeste zarar
vermez.
Hz. Peygamber'in namazda iken gögsünden kaynayan kazan gibi bir sesin geldigi kaynaklarda ifade edilir. Hz. Ömer'in namazda iken aglama sesinin (Hz. Ebu Bekir için de bu nakledilir.) arka saflardan duyuldugu aktariliyor. Bundan su anlasiliyor: Allah sevgisi, hasreti, korkusu veya askindan dolayi kisinin gözyasi dökmesi, abdeste ve namaza zarar vermez. Ancak namazda olan bir kisinin dünyevi bazi seylerden dolayi yüksek sesle aglamasi namaza zarar verir.