Peygamberlerin 5 temel özelliklerinden biri emanete riayet etmeleridir. Emin, güvenilir insan olmalarıdır. Bu nedenle de peygamberlik görevini almadan önce Hz. Peygamber'in Mekke'deki sıfatı "El-Emin", yani güvenilir insan idi. Böyleydi, böyle yaşadı. Bizden de böyle olmamızı istedi. Hz. Peygamber'in saç ve sakalındaki beyazlıklar bir anda çoğaldı. Bu değişiklik sahabenin dikkatinden kaçmadı.
En yakın dostu Hz. Ebu Bekir dayanamayarak sordu: "Ey Allah'ın Resulü! Saçlarınızdaki aklar çoğaldı. Neyiniz var? Sizi üzen, meşgul eden bir şey mi var?" Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu: "Hûd Suresi ve benzer sureler beni ihtiyarlattı."
Hud Suresi, Mekke'de indi ama içinde Medine'de inen ayetler de var. Mekki diye adlandırdığımız surelerde bu durum olur. Yorumcular, Hz. Peygamber'i düşünceye sevk eden ayetin Hud Suresi'ndeki 112. ayet olduğunu söylerler. Bu ayetin özellikle şu ifadesi dikkat çekicidir: "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!"
İşte Hz. Resulullah'ı endişelendiren, düşünceye sevk eden bu ayettir. Dosdoğru ol. Hâşâ o hiç eğri olmadı. Bu cümleler kırmızı çizgileri belirleyen bir anlam taşır. Zira ayetin tümüne baktığımızda "Seninle beraber tövbe edenler de olsun" ifadeleri bizim sorumluluğumuzu önümüze koyuyor. Emrolunduğumuz gibi dürüst, dosdoğru olmalıyız. Emrolunduğumuz gibi helal kazanıp helal harcamalıyız. Emrolunduğumuz gibi adil, hakkaniyetli ve samimi olmalıyız. Emrolunduğumuz gibi vefalı olmalıyız. Kısacası her hususta ve konuda dürüstlük Müslüman olmanın vazgeçilmez bir şartıdır.
ZULMEDENLERE MEYLETMEYİN:
Hud Suresi 113. ayeti zalimlere meyletmemeyi, istikametin bir parçası sayar. Allah şöyle buyurur: "Bir de haksızlık edenlere -zalimlere- meyletmeyin. Yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O'ndan) yardım da göremezsiniz."
RABBİN SANA DARILMADI:
23 yıllık tevhid mücadelesinde zaman zaman daralan Efendimizi Yüce Kitap teselli etmiştir: Kuşluk vaktine andolsun. Ve sükûna erdiği zaman geceye andolsun ki, Rabb'in seni terk etmedi ve sana darılmadı. Elbette senin için sonu (ahiret) önünden (dünyadan) daha hayırlıdır. Yakında Rabb'in sana verecek de sen hoşnut olacaksın. O seni yetim bulup barındırmadı mı? Seni şaşırmış bulup yol göstermedi mi? Seni yoksul bulup zengin etmedi mi? Öyleyse sakın yetime kahretme. Sakın isteyeni (yoksulu) azarlama. Ve Rabb'inin nimetini anlat.
(Duha/1-11)
CANIN
SIKILIYOR, BİLİYORUZ: İnançsızların azgın saldırı ve inkârları Efendimizi daraltıyordu. İman etmiyorlar diye. Kuran, Hz. Resulullah'ı teselli ediyor: "Şüphesiz, seninle alay edenlere karşı biz sana yeteriz. Onlar Allah ile beraber başka bir ilah edinenlerdir. Ama yakında ne olacaklarını bilecekler. Biz, onların söylediklerinden dolayı göğsünün daraldığını elbette biliyoruz. O hâlde Rabb'ini hamd ile tespih et ve secde edenlerden ol."
(Hicr/95-98)
MANEVİ KÖRLERİ DÖNDÜREMEZSİN:
"Öyleyse sen Allah'a güven. Şüphesiz sen apaçık bir hakikat üzeresin. Şüphesiz, ölülere sen işittiremezsin; arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. Sen körleri de sapıklıklarından doğru yola iletemezsin. Ancak ayetlerimize inananlara duyurabilirsin; işte onlar Müslüman olanlardır."
(Neml/79-81)
RABB'İNE AND OLSUN SORACAĞIZ:
"O kimseler ki, Kuran'ı parça parça edip ayırdılar. Rabb'ine andolsun ki, onların hepsinden mutlaka sorguya çekeceğiz. Yapmakta olduklarından elbette sorguya çekilecekler. Şimdi emrolunduğun şeyi açıkça bildir ve müşriklerden yüz çevir." (Hicr/91-94)
BELİNİ BÜKEN YÜKÜNÜ KALDIRDIK:
Gönül ferahlatan İnşirah Suresi, Hz. Peygamber'i en daraldığı anda sevindiriyor. Mekke'de insanların saldırı, inkâr ve zulmünden kalbi kırık Peygamber'e teselli ayetleri birbiri ardınca iniyor: "Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Belini büken yükünü senden kaldırmadık mı? Senin şanını ve ününü yüceltmedik mi? Şüphesiz zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır. O hâlde, bir işi bitirince hemen diğerine koyul. Ve yalnız Rabb'ine yönel."
(İnşirah Suresi)
RAHMET ELİ PEYGAMBER'İN SIRTINDA:
Ey Nebi! Uhud'da dişin kırılıp kılıçlar yanağını sıyırdığında sahibin Allah'tı. Huneyn'de avucundaki kum fırtınaya dönüşüp binlerce zalimi dağıttığında sahibin Allah'tı. Gökte Ay'ı yardığında Ay'a emreden Allah'tı. Hicrette seni takip eden Süraka'yı atı ile beraber kuma gömen Allah'tı. Sevr'de yoldaşın Rabb'indi. Parmağınla yüzlerce askeri doyuran sendin, ama sahibin Allah'tı. Evet, Rabb'in seni hiç bırakmadı.
***
BİR HIRKA, SADECE HIRKA
Bir gün bir Allah dostu, dilenen bir kadın gördü. Hava soğuktu. Donduran bir rüzgâr vardı. İnsanlar evlerine varmak için kaçışıyorlardı. Dilenen kadının kucağında ise ufak bir çocuk vardı.
Allah dostu oradan geçti. Gözü, küçük çocukta kaldı. Kadın, "Allah için bu fakire bir sadaka" diyordu.
Allah dostunun verecek hiçbir şeyi yoktu. Çünkü o da yoksuldu. Belki akşama yiyeceği bir şeyi de yoktu.
Dünyalık olarak sadece sırtına giydiği bir hırkası vardı.
"Allah için" diyen kadını duyunca hırkasını çıkarıp çocuğun üzerini örttü.
Sonra da soğukta titreyerek kulübesine doğru yola koyuldu.
Gece fakirhanesinde garip bir rüya gördü. Muhteşem bir köşkün yanındadır.
Göz kamaştıran bir köşk, onu o kadar etkiler ki, oradan gözünü alamaz. Hayret içinde sorar: "Bu köşk kimin acaba?" Rüyasında cevap verilir: "Bu köşk senindir." Allah dostu sorar: "Ben bu köşkü hak edecek ne yaptım ki?" Cevap verilir:
"Bugün, bir çaresizin sırtına hırka attın. Bu köşk yoksul kadının çocuğunun sırtına attığın hırkanın karşılığıdır. Bir hırkaya bir köşk."
Mesele hırkanın değerinde değil. Mesele hırkayı veren el ve hırkanın uğruna verildiği eldedir. Rabb'in cömert eli, kulun cömert elinin üzerindedir.
Bağışlanma işte bazen böyle bir hırkayla gelir, niyet Allah ise. Bazen bin hırka bir işe yaramaz, niyet Allah değilse.
***
KAZA VE NAFİLE NAMAZLARI HANGİ VAKİTLERDE KILINMAZ?
Sabah namazının vakti girdikten sonra güneş doğana kadar sabah namazının sünnetinin dışında nafile namaz kılmak hoş karşılanmamıştır. Bu vakti Allah'ı zikir ve Kur'an'la geçirelim. Ayrıca şu üç vaktin dışında her zaman kaza namazı kılınabilir:
a) Güneşin doğmaya başlamasından itibaren yaklaşık 45 dakika geçinceye kadar olan zaman içinde.
b) Öğle vakti girmesine yaklaşık 10 dakika kaldığından itibaren öğle vakti girinceye kadar olan süre içinde.
c) Güneşin batmasına 45 dakika kalmasından itibaren akşam namazı vakti girinceye kadar olan zaman içinde kaza namazı kılınmaz.
Cenaze namazı abdestsiz
kılınabilir mi?
Cenaze namazı, adı üzerinde tekbirle başlanıp selamla bitirilen (rükûsuz ve secdesiz) bir özel namazdır. Tabii ki abdestsiz kılınamaz. Cenaze namazında ölüye duanın yapılması, abdestsiz kılınacağına delil olmaz. Vitir namazında da Kuran'dan olmayan benzeri dualar vardır.
Bazı ayetlerde yüce Allah
"biz" der. Neden "ben" değil de "biz" der?
Kuran-ı Kerim'de bazen yüce Allah'ın kendisine nispet ederek "biz" ifadesini kullanması, O'nun büyüklüğünü, şanının yüceliğini gösterir. Hemen hemen bütün dillerde saygı ve yücelik ifadesi olarak tekil yerine çoğul kelimeler kullanılır.
Saygı duyduğumuz veya yakın olmadığımız kişiye bazen "sen" yerine "siz" kelimesini kullanırız. Kendimizi ifade için de nezaket olarak "ben" yerine "biz" deriz.