Dünyadaki kitabini (Kur'an'i) inanarak okumayan, ahirette sol eline tutusturulacak kitabini dehset içinde okuyacaktir. Inkârcilar söyle mirildanacaklar:
"Eyvahlar bize! Bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük birakmayip
her seyi sayip döküyor" (Kehf,
49).
Evet ahiret kitabinda her sey sayip dökülecek. Hiçbir sey gözden kaçmayacak.
Insan o gün gaflet içinde yasamanin bedelini ödeyecektir.
"Gözleri yuvalarindan firlayacak. 'Eyvahlar bize, biz bundan ta bir gaflet içindeydik. Hayir!
Biz zalim kimselerdik' diyecekler" (Enbiya, 97). O günkü itirafin bir faydasi olmayacak.
Pismanlik o gün itibar görmeyecek. Dost dostunu satacak. Kisi evladindan, babasindan, annesinden kaçacak!
TERAZI ADILCE TARTACAK
"Derken (kulaklari sagir eden) o siddetli
gürültü (Sur'a ikinci üfürüs) geldigi zaman, o gün kisi, kardesinden, anasindan, babasindan,
esinden ve ogullarindan kaçar! O gün onlardan her bir kisinin, kendine yetecek bir isi vardir"
(Abese, 33, 34, 35, 36, 37).
"O gün inkârcilar için çok zor bir gün
olacaktir" (Furkan, 26).
"Keske toprak olaydim diyecekler" (Nebe, 40).
"Keske falancayi dost edinmeseydim diyecekler" (Furkan, 28).
Simdilerde Allah'i, elçilerini ve kitabi inkâr edip simarikça Allah'in yarattigi kâinatta dolasip duranlarin, yaldizli sahte sözlerle inkârci taifeyi çogaltmaya çalisan gafillerin halini Kur'an söyle anlatiyor:
"Ve o gün kâfir olanlar, atese arz edilirler de 'Bu gerçek degil mi' denir.
'Evet' derler. 'Rabbimizin hakki için ahiret
gerçekmis' derler. Allah da
'Öyleyse, gerçekleri örtbas etmenizden
dolayi azabi tadin' der"
(Ahkaf, 34).
O gün bir zerre kadar haksizlik edilmez. O gün, her hak sahibini bulacak. Her terazi adilce tartacak. Yalanlar sahibinin suratina iade edilecek. Kendilerini sadece dünya hayatina endeksleyenler fena yanilacaklar. 120 bin peygamber, sayisiz emir ve uyari, gidenlerin sessizce gidisleri, yeni gelenlerin nizama uygun gelisleri, muhtesem ahenk, matematiksel düzen, bu kâinatin genisligi her akil sahibini uyandirmali aslinda. Ama maalesef hâlâ gaflet içindeler. Ayet, iyiligin veya kötülügün mutlaka dünyada karsiliginin olacagi beklentisinin yanlis oldugunu da söyle anlatiyor:
"Inkâr edenlerin (gönüllerince) diyar diyar dolasmalari sakin seni
yaniltmasin. Bu az yararlanmadir. Sonra
varacaklari yer cehennemdir. Orasi ne
kötü bir yerdir" (Ali Imran, 196, 197).
SON PISMANLIK...
Son pismanlik fayda vermeyecek. Ahlar, vahlar, hasretler, iç geçirmeler, yalvarma ve yakarmalar o gün karsilik bulmayacak.
Cehennem halki büyük bir pismanlik içinde, cehennem bekçisi olan melek Malik'e seslenecekler.
Yalvaracaklar. Kur'an olayi söyle resmediyor: "Ve ey Malik diye bagiracaklar.
Yalvar Rabbine de öldürsün bizi. Malik (söyle cevap verecek): Süphe yok ki siz ebedi azaptasiniz" (Zuhruf, 77).
Dünyada ahiretin hakkaniyetiyle yüzlesmeyenler, o gün ahiretin hakikati ve hesabi ile çarpilacaklar.
"And olsun ki, sen bugünün geleceginden gaflet içindeydin. Iste senden
perdeyi kaldirdik. Artik bugün gerçegi bütün açikligiyla görüyorsun" (Kaf,
22).
'BIZI GERI GÖNDER'
Simdi manzara söyle: Inanip iyi isler yapanlar, ahlakli davrananlar bir tarafa alinacaklar.
Dünyada Allah'i bilmeyen, peygambere inanmayan, kitaba saygi duymayan, ahireti önemsemeyenler ise cehennemin mahsere getirildigi an (Ki o gün cehennem getirilecek ve o gün insan her seyi anlayacak - Fecr, 23) dehset içinde titreyecekler.
Zira akibetleri bellidir.
Iste karsilarinda siginacaklari, kaçacaklari yer, yurt, kurtulus yok.
Son bir çaresizlikle itirafta bulunacaklar:
"Suçlulari, Rabblerinin huzurunda baslarini
öne egmis olarak: 'Ey Rabbimiz!
Gördük ve duyduk. Bizi geri çevir. Salih
amel isleyelim. Artik kesin olarak inananlardaniz'
(derlerken) bir görsen" (Secde, 12).
GÖRÜNCE INANANLAR
Utaniyorlar, mahcuplar. Gördükten sonra
inandiklarinin berbat itirafi içindeler. Zira onlardan görmeden inanmalari istenmisti.
Simdi bir firsat daha istiyorlar. "Bizi çevirsen, bak neler neler yapacagiz. Ne kadar secde edecegiz, pismanlik dualari, yakarislari edecegiz" derler.
Halbuki geçirdikleri ömürlerinde uzun yillar boyu onlara her firsat verildi. Her imkân!
Kahrolasi bir inadin, kibrin, enaniyetin, yalanin, sahte gülücüklerin, dünyada çarpilmamanin büyüsüne ne kadar da kapilmislardi. Simdi gördüler iste, ama her sey hesaba çekilmis.
Asla yeni bir hesap olmayacak.
FIRSAT VARKEN KULLAN
Henüz firsatin var. Bugün kendini emanet
bir vücudun sahibi olarak güvende hissediyorsun.
Ama vaden dolup gidecegin anda yasayacagini sana anlatayim.
"Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattiginda söyle der: 'Rabbim, beni dünyaya geri çevir.
Ta ki, bosa geçirdigim dünyada (bu firsatla) razi oldugun iyi is yapayim.' Hayir! Bu onun agzindan çikan (bos) bir laftan ibarettir. Dirilecekleri güne kadar onlarin dönüsünü engelleyen bir perde vardir" (Müminun, 100).
Sen hiç kabir âleminden basi kirik olarak geleni gördün mü?
Gelemezler. Iyiler de, kötüler de. Oraya kayitlilar artik. Mahsere kadar.
MUHASEBE LAZIM
Bazen nefsimizi hesaba çekmeliyiz. Dünü,
bugünü ve yarini. "Rahman'in yanina çikmaya hazir miyiz" diye. Bizim avantajimiz sudur:
Biz bu hesabin olacagina inaniyoruz. Inkârci ve isyankâr olan insanlar ise bu muhasebeden uzaklar. Zira bu hesap için iman ve vicdan beraber olmalidir. Iman olmazsa vicdan tek basina sahibine yaramaz. Iman var da vicdan yoksa bunun da ahirette hesabi zor olur.
***
KADINLARI KORUYAN
PEYGAMBER
Hz. Peygamber'den önce kadinlar hayata iliskin söz sahibi olamiyorlardi. Istediklerini es olarak seçemiyor, dövülüyor, sövülüyor, aileleriyle istediginde görüsemiyor, kiz dogurduklarinda horlaniyor, ibadetlerine engel olunuyor, istedigine iman edemiyor, küçümseniyor, mirastan pay alamiyor, tacize muhatap oluyor, agir islerde çalistiriliyor, ticarette zorlaniyor, rahatça sokaga çikamiyor, kisacasi ikinci veya üçüncü sinif insan olarak kabul görüyordu. Kadinin duygusuna, sözüne, itirazina, elestirisine itibar edilmiyordu.
Hz. Muhammed (SAV) geldi ve her sey degisti. Ibre tersine döndü. Kadin seçme hakkini kullandi. Diledigi kisiyle evlendi, dilemedigini reddetti. Görevler aldi. Hatta çarsida, pazarda söz sahibi oldu. Insanlara -gayrimüslime desiginma hakki verdi. Kiz dogurunca kutlandi. Horlanmadi. Mirasa ortak oldu. Istediginde ailesiyle -sila-i rahim- görüstü. Iftiraya ugradiginda iftira edenler cezalandirildi. Camide saf oldular. Cenaze namazlarina katildilar. Sayginlik kazandilar. Evlerinde söz sahibi oldular. Kisacasi hak ettikleri her seyi geri aldilar.
MUHARREM AYINDAYIZ
Resulullah Efendimizin serefli torunu
Imam Hüseyin'e (RA) reva görülen zulmün yildönümündeyiz. Kerbela'da sehit olan efendilerimize rahmet diliyoruz. O gün belki vücudumuzla olamadik, ama bugün kalbimiz ve imanimizla Imam Hüseyin Efendimizin yanindayiz. Inaniyoruz ki o gün sehit edilen 70 civarinda tertemiz insan cennete kavusmustur. Ve tarih boyunca serefle anilacaklardir. Ama onlarin kanina karar verenler ve bu ihaneti onaylayanlar tarih boyunca hep kahir ve zalimlikle anilacaklar. Ehl-i beyte sonsuz selam olsun. Efendiler efendisi Hz. Muhammed (SAV) ise salat ve selam olsun.
BIR HADIS
"Müslümanlarin irzina, seref ve haysiyetine yönelik kötü söz söylemeyen kisiye Allah rahmet etsin."
KADIN ADETLIYKEN
MEZARLIGA GIDEBILIR MI?
Âdetli olan bir kadinin mezarliga gitmesinde herhangi bir sakinca yoktur.
Âdet döneminde
veya lohusalikta kadinin saç kestirmesi
caiz mi? Hanimlarin âdet döneminde tirnak kesmeleri, saç kestirmeleri ve istenmeyen tüyleri gidermeleri dinen sakincali degildir.
Gusül abdesti alirken disim
kanadi. Gusle yeniden mi baslamaliyim? Gusül abdesti alirken disinin kanamasi, burnun kanamasi yani abdesti bozan herhangi bir hâlin olusmasi, gusle yeniden baslamayi gerektirmez.
Vajinal muayene, ultrason
çekilmesi boy abdesti almayi gerektirir mi? Vajinal muayene olan veya ultrason çektiren bir hanimin gusül yapmasi gerekmez.
Akli yeteneklerini yitiren
kisi gusül gibi seylerle yükümlü müdür? Bu akli melekelerini yitiren kisinin durumuyla ilgilidir. Az veya çok yitirmek bu konuda önemli. Ancak akli melekelerini tamamen yitiren, zihinsel engelliligi ileri derecede olan kisi, gusül gibi hallerle yükümlü degildir.
Abdest alirken konustum.
Abdestim geçerli mi? Abdest alirken konusmak abdeste zarar vermez. Ancak gerekmedikçe konusmamak lazim. Edep bunu gerektirir. Kisinin abdest alirken, abdestin içerdigi manevi durus itibariyla son derece hassas davranmasi, dua ile mesgul olmasi beklenir. Kisinin o esnada ruhunu arindirip manevi hazza bürünmesi dogru olandir. Caferi Sadik, abdest alirken heyecanlanirdi. Renkten renge girerdi. Sebebi soruldugunda "Birazdan yüce Allah'in huzuruna çikacagim. Onun heyecani içindeyim" derdi. Ayni hâl Hz. Hasan'da da olurdu. Hz. Aise, "Abdest ve namaz halindeyken Hz. Peygamber sanki bizi tanimazdi" der. Yani dünyadan bir an soyutlanir, kendini ibadetin manevi haline teslim ederdi.
Sarhos kisi ayilinca boy
abdesti almali mi? Normal sartlarda buna gerek yoktur. Ancak o esnada ne durumda oldugunu tam hatirlayamadigi için yikanmasinda fayda vardir. Yoksa sarhos olup ayilan kisinin gusül abdesti almasinda dinen bir gereklilik bulunmamaktadir.