Rusya ile Ukrayna arasındaki durum son derece rahatsız edici. Özellikle savaşların en büyük mağduru siviller, kadın ve çocuklar oluyor. Ukrayna'daki dramın bir an önce bitmesini arzu ediyoruz. Keşke bütün savaşlar dursa, kimse muhacir olmasa.
Bu hadise sırasında Ukrayna'nın hem mülteci konusunda hem de psikolojik açıdan Avrupa'dan büyük bir destek gördüğüne şahit olduk. Özellikle bir gazetecinin,
"Sarı saçlı ve mavi gözlü insanlar ölmesin" sözleri, bağnazlığın, ikiyüzlülüğün ve utanmazlığın bir itirafı oldu.
Ne yani,
"Siyah saçlı ve kara gözlü insanlar ölsün"
öyle mi? Ne kadar ahlaksızsınız! Ne kadar utanmazsınız!
Ne kadar ikiyüzlüsünüz!
Sarı saçlılar da siyah saçlılar da ölmesin. Ama Batı'nın bakışı böyle değil. Onun için Afganistan, Keşmir, Somali, Libya, Cezayir, Irak, Suriye ve Filistin'de ölenler onlara göre insan değiller. Zira Hıristiyan değilsen insan değilsin. Hele de Müslüman isen!
Kahrolsun e mi bu çirkin bakışınız.
Batılılar hem ikiyüzlü ve ırkçılar hem de sözlerinin eri değiller. Bu karakter yoksunu şarlatanları iyi tanımak lazım. Bunların özgürlük, insanlık, hürriyet gibi sahte kavramlarına inanmayın. Emin olun ki bu saldırı bize yapılsaydı bunların gıkı çıkmazdı. Sadece bir iki kınamayla geçiştirirlerdi.
Bu hadise bize ders olmalı aslında. Güçlü olmalıyız. Caydırıcı silahlara sahip olmalıyız. Dünyanın yarın ne olacağı belli değil. Siyasi ve ekonomik açıdan daha da donanımlı olmalıyız.
Temkini elden bırakmamalıyız. İnsanları kucaklaştırmalıyız. Zor günlere hazır olmalıyız. Biz bize yeteriz. Elbette komşularımızla iyi geçinmeliyiz, ama bir gün gelir de yalnız kalırsak işte o gün biz bize yetmeliyiz.
Her açıdan hazırlığımızı yapmalıyız. Ta ki kimse bize yan gözle bakamamalı. İnanıyorum ki öyleyiz, ama daha da öyle olacağız. Her şerrin aslında bir hayrı taşıyacağını bilmeliyiz. Bu hadise bize ders oldu sanırım. Çevremde gözlemlediğim de bu oldu.
Daha güçlü, daha caydırıcı, daha dinamik bir Türkiye... İnşallah...
***
BABAM KÖYÜMÜZE DEFNEDİLMEYİ VASİYET ETTİ
AMA YERİNE GETİREMEDİK. SORUMLU OLUR MUYUZ?
Bu tür vasiyetleri, uygulanabilir ise yerine getirmek gerekir. Ancak maddi imkânlar, şartlar ve ortamın müsait olup olmaması durumuna göre aile gerekeni yapar. Vasiyeti uygulamak zor ise bu durumda ailenin kendilerine en uygun yerde ölüsünü defnetmesi caiz olur. Özellikle ailenin sık sık ziyaret edeceği bir yeri seçmeleri uygundur.
Birine borç
para verdim. Borcu geciktirdi. Paramın alım gücü
değişti. Kaybımı isteyebilir miyim?
Vadesinde ödenemeyen ve değer kaybeden herhangi bir paranın ödeme dönemindeki alım gücü planlanarak kaybın borca yansıtılması istenebilir. Ancak zamanında ödenen borç, anlaşma yapıldığı gibi ödenir. Burada ekstra bir ödeme istenmez. Ertelenmiş ve kayba uğramış bir değerin ödenme zamanında kaybın karşılanmasını istemek konusunda İmam Ebu Yusuf'un bir içtihadı vardır.
Allah kimseye muhtaç
değildir. Ama bazı ayetlerde (Bakara 107, Ali İmran
126'da olduğu gibi) "Allah'a yardım edin" emri geçiyor.
Bunu nasıl anlayalım?
Bu ayetlerdeki yardım, "Allah'ın dinine sahip çıkın, samimi olun, dürüst hareket edin ve Allah'ın razı olduğu işler yapın" anlamındadır. Siz eğer samimi ve dürüst olup Kur'an'ın gereğini yaparsanız Allah da size zafer verir ve sıkıntılarınızı giderir. Nitekim ayette bu açıkça söyleniyor: "Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar." Allah'ın dinine sahip çıkarsanız dünya imtihanını kazanmış olursunuz. Hazreti İsa, havarilerine, "Kim bana yardım edecek?" diye sorduğunda havariler şöyle cevap vermişlerdi: "Biz Allah'ın (dininin) yardımcılarıyız." Burada kastedilen anlam da aynıdır.
Başka dine
mensup olan kişiyle ticaret haram mı?
Dinimizin haram saymadığı bir ürünü bir gayrimüslime satmak veya ondan satın almak sakıncalı değildir. Ancak dinimize göre sakıncalı olan sembollerin üretilmesi, satılması veya satın alınması caiz olmaz. Normal sayılan (mesela demir, un, kıyafet gibi) malzemelerin alınıp satılması caizdir. Hazreti Peygamberimiz, gayrimüslimlerle ticaret yapmıştır.
İyiliği Allah için mi yapmalıyız?
Elbette yapılacak her iyilikte Allah'ın rızasını gözetmek gerekir. Niyetimiz yüce Allah olmalıdır. Yardımda gösteriş ve reklamlardan uzak durmak şarttır. "Ona duydukları sevgiye rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. 'Biz size sadece Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve teşekkür istemiyoruz' derler (İnsan Suresi 8, 9, 10). Müminler illaki maddi bir karşılık için yardım ediyor olmamalıdır. Derdimiz, hedefimiz, çabamız yüce Allah'ın razını kazanmak olmalıdır.
Babam "Ben öldükten
sonra dayınla konuşma" dedi. Bu vasiyeti uygulamak zorunda
mıyım?
Dinimize uygun olmayan vasiyetler yerine getirilmez. Yakınlarla ilgilenmek yani "sılai rahim" dinin emirlerindendir. Zaten dinimize göre yardımda ilk sıralarda yoksul akrabaların tercih edilmesi istenir. Bu nedenle babanızın, "Ben öldükten sonra dayınla konuşmayacaksın" şeklindeki bir vasiyetini yerine getirmeyin. Bu vasiyeti yerine getirirseniz vefat etmiş olan babanıza iyilik etmiş olmazsınız.
AH ŞU DİLİM
Hazreti Ömer anlatıyor: "Bir gün Hazreti Ebubekir'i gördüm. Elini diline atmış, çekiştiriyordu. Sonra şöyle dedi: Beni sıkıntıya sokan şu dilimdir işte." Bu nedenle dilimize hâkim ve sahip olmalıyız. Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Bedendeki bütün uzuvlar, organlar, dilin sivri ve ölçüsüz konuşmasında şikâyet ederler."
(Muvatta, Beyhaki)
HAZRETİ
EBUBEKİR'İN DUASI
Allah'ım, ömrümün en hayırlı devresi sonu, amellerimin en hayırlı kısmı neticeleri, günlerimin en hayırlısı da sana kavuştuğum gün olsun.
(Süyuti)