BU pazar Miraç Kandili'ni kutlayacağız. Kandilinizi kutlayarak bu haftaki yazımıza  başlamak istiyorum.
  Miraç göğe yükselme,  İsra ise gece yürüyüşü anlamına gelir. Mekke'de iyice daralan, sevdiklerini birbiri  ardına kaybeden, Mekkelilerden baskı ve zulüm gören Hz. Peygamber (sav) bir gece  Mekke deki Mescid-i Haram'dan alınıp Kudüs'e götürülür. Oradan da göğün üst tabakalarına  gizemli, ibretli ve muhteşem bir yolculuğa çıkar. Misafir edilir. Orada olağanüstü  şeylerle karşılaşır. İşte Hz. Peygamber'in (sav) gecenin bir bölümünde Mekke'den  alınıp Kudüs'e götürülmesine İsra, Kudüs'ten göğün derinlerine yükseltilmesine de  Miraç diyoruz.
   
  Miraç olayı beden  ve ruh bütünlüğü içinde gerçekleşmiştir. Bazılarının zannettiği gibi sadece ruhen  olmamıştır. Hz. Peygamber'in (sav) bedeni ve ruhu beraberce göklere yükselmemiş  olsaydı, bunun mucizevi ve olağanüstü bir kıymetinin olması mümkün olmazdı. 
   
  Miraç gecesi Hz. Peygamber  (sav) Kudüs'te diğer peygamberlerin ruhaniyetleriyle görüşmüş ve onlara imamlık  yaparak namaz kıldırmıştır. Bununla İslam dininin kuşatıcılığını ve bütün peygamberlerle  aynı zincirin asil birer halkaları olduğunu ilan etmiş ve İslam'ın beynelmilelliğini  perçinlemiştir. 
  Hz. Peygamber (sav)  o gece gök tabakalarında diğer peygamberlerin bir kısmıyla görüşmüş ve onlarla selamlaşmıştır.  Bu büyük nimet diğer hiçbir peygambere nasip olmamıştır. 
   
  O gece cennet ve cehennemden  bazı manzaralar Peygamberimize gösterilmiştir. Hz. Peygamber (sav) cehennem ahalisinin  acıklı halini görmüş ve müteessir olmuştur. Bu gösterilen manzaralar mahşerden sonraki  olayların sembolik birer yansımasıdır. Mekke'ye döndüğünde gördüğü bu manzaraları  halka anlatarak, günahlara karşı onları uyarmıştır. 
   
  Miraç'ın en önemli  hediyesi beş vakit namazın farz kılınmasıdır. Peygamberimiz (sav) Mekke'ye döndükten  sonra müminleri beş vakit namaz konusunda bilgilendirmiş ve teşvik etmiştir. Âlimlerin  çoğuna göre cuma namazı da Miraç gecesinde farz kılınmış ama güvenlik olmadığı için  Mekke'de kılınamamıştır. İlk cuma namazı Medine'de ve hem de Peygamberimizin hicretinden  önce Hz. Musab bin Umeyr ve arkadaşları tarafından Ranuna denilen  bölgede kılınmıştır. 
   
  Miraç gecesinin sabahında  Mekkelilere yaşadığı bu olayı anlatan Hz. Peygamber (sav) ciddi sıkıntılar yaşamıştır.  Mekkeliler kendisiyle alay ettiler. Toplanıp kahkahalarla güldüler. "Muhammed  çıldırmış" dediler.
  Sonra onu zor durumda  bırakmak için etrafında toplanıp, hadi bize Mescid-i Aksa'yı tarif et diye sormaya  başladılar. Bu Miraç sonrası sevgili Peygamberimizin (sav) en zorlandığı andı. Çünkü  O (sav), bu yolculuk esnasında bu tür ayrıntılara bakacak halde değildi. Bu muhteşem  kabulün heyecanı içinde Mescid-i Aksa'yı hatırlaması, etrafını incelemesi mümkün  değildi. Fakat en sıkıntılı anda Rabbimiz aradan bütün perdeleri aralayarak Mescid-i  Aksa'yı peygamberinin önüne sermiş ve görmesini sağlamıştı. Peygamberimiz de (sav)  bütün ayrıntıları nokta nokta tarif etmiştir. Demin alay etmek için toplanan Mekkeli  müşrikler mahcup bir şekilde Peygamberimizin (sav) etrafından dağılıp gittiler. "Muhammed (sav) doğru söylüyor. Aynen dediği gibidir. Halbuki O (sav) daha önce  Kudüs'e hiç gitmemişti" demek zorunda kaldılar. 
    
  Miraç sonrasında Peygamberimizin  (sav) dostları (sahabeler) ciddi bir sınav yaşamışlardır. Çünkü Peygamberimiz (sav)  olağanüstü olaylardan bahsediyor ve bundan ötürü inkârcıların tazyiki altında kalıyor.  İşte bu aşamada Hz. Ebubekir (ra) gibi özel insanların direnci çok  önemli bir misyon yüklenmiştir. Hz. Ebubekir (ra) Miraç'ı ilk duyduğunda  şöyle demiştir: "Vallahi O (sav) bundan daha ötesini  de anlatsa tereddütsüz  iman ederim." Zaten bundan ötürü "Sıddık" olabilme şerefine varmıştır.
  Miraç gecesinin en  önemli hediyelerinden birisi de Yüce Allah'a ve Hz. Muhammed'e (sav) iman  eden bir kişinin günahı ne kadar çok olursa olsun ebediyen cehennemde kalmayacağı  müjdesidir.
                           
  Ramazana yaklaşık  bir ay kaldı. Gayret zamanıdır. Kendimizi ramazana hazırlamalıyız. Yüreğimizle hesaplaşmalıyız.  Zaman bizi beklemiyor. Güneş yarın olacak, yüz sene sonra da olacak ama belki biz  olmayacağız. Çok da uzun olmayan emanet bir hayatla kayıtlıyız. Güzel şeyler yapalım.  Faydalı işler yapalım. Yarın baktığımızda utanacak kusurlarımız olmasın. Varsa da  dönüş yapmayı, tövbeye sığınmayı düşünelim.
   
  NOT: Pazar akşamı  Miraç Kandili programımız için 20.20'den itibaren Star TV'de olacağım. O geceki  duamıza hep beraber amin diyelim.