Hz. Hasan zehirlenir. Kimin onu zehirlediği, perde arkasında kimlerin olduğu hep tartışılmıştır. Çünkü Hz. Hasan daha önce de onlarca kez zehirlenmiştir.
Her zehirlendiğinde dedesinin -Hz. Peygamber'in (s.a.v.)- mübarek mezarına gider ve ona dua eder, Allah'tan şifa isterdi.
İyileşirdi.
Son zehirlenmeden sonra 40 gün acı çeker. Yavaş yavaş vefat eder. Belli ki sevabı çoğalacaktır.
Çünkü acılar kefaret olacaktır.
Tertemiz ağzından kan tükürerek şehit olur.
Kardeşi Hz. Hüseyin sorar:
Kardeşim kim seni zehirledi?
Susar. Cevap vermez. Belli ki kavga etmek istemeyen, gerginlikten uzak olan yumuşak huyu; kendinden sonraya düşman ordusu bırakmak istememektedir. Hz.
Hüseyin zorlar. İkbal endişesindeki siyaset ustalarının satranç masasında nasıl hamle edeceğini pek hesap edemeyen bu "narin" torunu susar. Dişlerini kilitler. Hz.
Hüseyin zorlar: Kim seni zehirledi?
Hz. Hasan şöyle der: Senin saydıklarından herhangi biri belki ama bilmiyorum. Bilmeden de suçlamam.
Suçladığım kişi ya masum ise? O zaman zulmetmiş olurum.
Katilime gelince, onu Allah'a bırak.
Suçlu cezasını çekecektir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) torunu acı içinde cennete uçar. Dünyada affeder. Hesabı ahirete bırakır.
İyiliği emret, cahillerden yüz çevir diyen Kuran-ı Kerim'i dinler. Hz. Hamza Uhud'da şehit edilir.
Hz. Hamza'yı şehit eden eski kölenin adı Vahşi'dir. Şehit edilen Hz. Hamza'nın kulakları kesilir.
Karnı yarılır, yüzü parçalanır.
Vahşi hayvanlardan daha yırtıcı olan vicdansız insanoğlu Hz.
Hamza'nın iç organlarını bile yere döker. Hind, Hz. Hamza'nın ciğerini dişler. Yutmak ister, yutamaz, tükürür.
Hz. Resul (s.a.v.) bu manzara karşısında belki hayatında ilk kez yüksek sesle ağlar. Uygulanan vahşet Resul'ün (s.a.v.) ince yüreğini sızlatmıştır.
Aradan yıllar geçer. Vahşi bir tövbekâr olarak Hz. Peygamber'in (s.a.v.) huzuruna gelir. Af dilemektedir.
Pişmandır. Utanmaktadır.
Yanılmamıştır. Zalimlerin tetikçiliğini yapmıştır. Belki Hz.
Hamza'yı şehit etmenin karşılığında hürriyetine kavuşmuştur ama esasen o gün asıl köleliğin başladığını, o gün kâinatın ona zindan kesildiğini anlayacaktır. Ama geç kalmıştır. Yıllar yılı Hz. Hamza'yı şehit etmiş olmanın manevi kamçısını yiyerek hayata tutunur.
Mekke'nin fethi sonrası Müslüman olur. Adı literatüre göre artık Hz. Vahşi diye geçer. Cinayetinden sorgulanmaz.
Perdeyi çeker. Efendimiz affeder.
Ve sonra Hind, o da gelir ve tövbe eder. O da Hz. Hind olur.
Ayeti ilk Hz. Peygamber (s.a.v.) uyguluyordu. İyiliği emret, cahillerden yüz çevir.
Muharrem günlerindeyiz.
Hüseyni direnişin yıl dönümündeyiz.
Takdirin tecellisi bütün tedbirleri yener. Ama kul tedbir almakla yükümlüdür. Hz. Hüseyin bütün mazlum ve hakkı gasp edilenler adına Kerbela'ya uzanmıştır. O artık gökte bir süreyyadır. Bir hilaldir.
Bir kamerdir. Ama bize cahillerden yüz çevirmeyi emrediyor.
İyiliği emrederek.
***
Kendinizle hesaplaşın
Bugün kendinize bir an zaman ayırın. Mesela bir saat oturun. Elinize kâğıt ve kalem alın.
Ömrünüz boyunca yaptıklarınızı hatırlayın. Hem günahlarınızı ve hem de sevaplarınızı, hem iyiliklerinizi ve hem de kötülüklerinizi...
İbadet yapıyor musunuz? Namazla, oruçla aranız nasıl?
İbadetleriniz sizi günahlardan, kötülüklerden koruyor mu?
Kötü alışkanlıklarınız var mı? İçki, kumar zina gibi. Bunlardan kurtulmaya niyet var mı?
Komşunuz sizden memnun mu?
Mahallenizdeki muhtaçları biliyor musunuz?
İnsanların iyi ve kötü gün içinde yanlarında mısınız?
Aniden ölüm gelse hazır mısınız?
Borçlu musunuz? Borcunuzu ödemeye niyetiniz var mı?
Alacaklı mısınız? Alacağınız konusunda tolerans gösteriyor musunuz?
Kul hakları konusunda hassas mısınız?
Yüce Allah'ı seviyor musunuz? Ve ondan korkuyor musunuz? Allah sevgisi veya korkusu sizi daha vicdanlı olmaya yönlendiriyor mu?
Malınızın zekâtını ödüyor musunuz?
Haramdan kaçıyor musun?
Kendiniz için istediğiniz iyi şeyleri diğer insanlar için de düşünüyor musunuz?
Eşiniz sizden razı mı?
Eşiniz size hakkını helal ediyor mu?
Anne ve babanız sizden razı mı?
Evlatlarınızın terbiyesine ahlaki gelişmesine dikkat ediyor musunuz? Kötü alışkanlıklarını ikaz ediyor ve düzeltmeye çalışıyor usunuz?
Mazlumdan yana mısınız? Zalimden yana mı?..
Dininizi yaşamaya, yaşatmaya ve yaşayanlara yol açmaya çalışıyor musunuz?
Bütün bunları hesap edin. Teraziye koyun. Tartın. Kârda mısınız zarar da mısınız?
Ama bu hesaplaşmayı yaparken her işi kendinizden yana yontmayın. Bu konuda kendinize acımayın.
***
Ebeveynin evlatları üzerindeki hakları
Ebu'l-Leys Semerkandi baba ve annenin evladı üzerinde 10 hakkı olduğunu söyler.
Ve şöyle yazar:
1- Baba veya anne yemeğe muhtaç olursa evlatları onları yedirip içirecek.
2- Baba veya annenin giyinme ihtiyacı varsa evlat onları giydirecek.
3- Baba veya anneden birisinin hizmete ihtiyacı varsa evlat o ihtiyaçlarını karşılar.
4- Baba veya anne evlatlarını bir iş için çağırınca evlat onlara cevap verecek koşturacak.
5- Baba veya anne bir iş istediğinde evlat o işi yapmaya gayret edecek. Buradaki tek istisna baba veya annenin İslam'a zıt bir işi istemeleridir. Baba veya anne İslam'a aykırı bir şey isterlerse evlat bunu yapamayacak.
Mesela evlatlarından günah işlemelerini içki içmelerini, namazı terk etlerini, gıybet yapmalarını isteseler evlatlar bunu yapmamalı.
6- Evlat baba ve annesine adıyla seslenmeyecek.
Bu saygısızlık olarak görülmüştür.
Baba ve annesine en güzel gelen şekilde seslenecek.
7- Evlat baba veya annesiyle yumuşak konuşacak. Baba veya anneye çirkin ve ağır söz söylenmeyecek.
8- Baba veya annesiyle yürürken onları saygın yerde tutacak. Hatta önlerinde yürümeleri bile hoş görülmemiştir.
9- Evlat kendisi için istediği iyi şeyleri baba ve annesi için de istemelidir. Kendisi için uygun görmediği şeyleri baba ve annesi için de uygun görülmeyecek.
10- Evlat baba ve annesi için bağışlanma duasını bol bol yapacak.
Hz. Nuh'un (a.s.) dediği gibi diyecek. "Rabbim bana ve anne ile babama mağfiret et. (Nuh, 28) veya Hz. İbrahim'in dediği gibi diyecek "Rabbimiz bana, baba ve annem ile müminlere hesap günü mağfiret et."