Vakar kelimesi "ağırbaşlılık" anlamına gelir. Vakarın zıddı ise "hafif olmak" diye tarif edilir. Elbette mümin bir kişiye vakur olmak yakışır. Hafif olmak, yanar döner olmak bir Müslüman'ın vasfı olamaz. Vakur olmak ile kibir sahibi olmak farklıdır. Kibir, çirkin bir sıfattır. Vakar ise mertebedir.
Peki vakur kişi kimdir? Vakur kişi ilkelidir, kimseye eğilmez. Belli ahlaki davranışı vardır. Olmaması gereken yerde olmaz. Olması gereken şekilde yaşar. İşi olmayan hiçbir şeye karışmaz. Gerektiği kadar konuşur. Söz verilmeyince susar. Kendini gösterme çabası içine girmez.
Yürürken vakur ve ağırbaşlıdır
(Furkan, 63). Cahillerin sataşmasına cevap vermez (Furkan, 64).
Hafifmeşrep olarak nitelenen kişilikte olmaz. Dine, ırz veya namusa karşı bir çirkinlik yapılırsa onlara karşı sessiz kalmaz
(Taberani).
Vakur mümin ile münafıklık aynı kalpte buluşmaz. Yürürken insanlara sıkıntı vermek, sataşmak, yolu daraltmak, meydan okumak hafifliktir. Vakur kişi şahsiyetine zarar verecek hiçbir harekette bulunmaz.
Şakası dengeli, kızgınlığı ölçülüdür. Düşmanlığı insaflı, dostluğu sağlamdır. Yol arkadaşlığı vefalıdır. Gereksiz soru sormaz. Sürekli
"ben, ben" demez. Kendini gerekmeyen yerlerde ortaya koymaz.
İÇ ÂLEM ÖNEMLİDİR
"Boş lafı terk etmek kişinin dininin
güzelliğindendir" diyor Allah'ın Peygamberi.
Kişinin bazen görüntüsü vakur olduğu kanaatini uyandırsa da iç âlemi öyle olmayabilir. İnsanın
farklı hesapların içine girmesi ve bütün hayatını şahsi ikbale göre planlaması doğru değildir
Vakurluluk ile acziyet farklı şeylerdir. Aciz olan, aciz olduğu için kabullenir. Vakur ise güçlü olsa da vakurdur. Vakur olmak, ölçülü şakaya engel değildir.
Bir ramazan günü Hz. Peygamber (SAV) ve sahabe oturuyordu. Hz. Ali karpuz kesiyordu. Hz. Peygamber, Hz. Ali'ye "Karpuz yesene" dedi. Hz. Ali karpuzu ağzına doğru götürdü. Hz. Peygamber "Oruçsun ya" buyurdu.
Hz. Ali şöyle cevap verdi: "Siz Allah'ın bize orucu farz kıldığını söylediniz. Biz tuttuk. "Ye" derseniz yeriz. Zira dinin önderi sizsiniz."
Sonra hep beraber ezanı beklediler. Karpuzu sonra yediler.
'ASIL CÖMERTLİK SİZİN YAPTIĞINIZ'
Hazreti Hasan yolda bir grup çocuğa rastladı. Önlerinde ekmek parçaları vardı, yemek üzereydiler. Hz. Hasan'ı da sofraya davet ettiler. Hz. Hasan onları kırmadı. Oturup yedi. Sonra hepsini evine davet etti. Onları yedirdi, giydirdi. Sonra şöyle dedi: "Asıl cömertlik sizin yaptığınızdı. Siz evinizdeki her şeyi bana yedirdiniz. Ben ise olanın bir kısmından verdim."
HEDİYELEŞMEK DİNİ AÇIDAN DOĞRU MU?
Hediyeleşmek sıcaklığı, sevgi ve yakınlığı artırır. İnsanları birbirine bağlar. Güven ortamı sağlar. Kırgınlıkları giderir. Bu nedenle hediyeleşmek "sünnet" yani Peygamber âdetidir. Peygamberimiz (SAV), "Hediyeleşin, karşılıklı sevginiz artar" buyurmuştur. Hediyeleşme karşılıklı olmalıdır. Peygamberimiz şöyle buyurur: "Hediye Allah'ın gönderdiği bir rızıktır. Birinize hediye verildiğinde alsın ve daha iyisiyle karşılık versin."
Peygamberimiz hediye alır
mıydı?
Peygamberimiz hediyeyi geri çevirmezdi. İmkân bulduğunda hediyeye karşılık verirdi.
Herkesten hediye alınır
mı?
Hediye, menfaat devşirmek niyetiyle olmamalıdır. Bu nedenle birine iş gördürmek amacıyla (özellikle de meşru olmayan bir iş ise) verilen hediye caiz olmaz. Haramdan hediye olmaz. Rüşvet gibi görülecek hediye kabul edilmez.
Bana hediye getirene verecek
bir şey bulamazsam hak yemiş olur muyum?
Kişi gücünün var ettiğiyle sorumlu olur. Hediyeye karşılık vermeniz de sünnetin bir emridir. Ancak hediye verecek bir şey bulamazsanız bu durumda hediye getirene dua edin. Ve dua ettiğiniz hediye sahibince bilinmelidir. Böylece aradaki sevgi bağları devam etsin.
Peygamberimize ne tür
hediyeler gönderildi?
Gerek Müslümanlardan gerek gayrimüslimlerden Hz. Peygamberimize hediyeler gelmiştir. Bir gün Peygamberimize "kırmızı kumaş" hediye edildi. Orada bulunan biri beğenince hemen ona verdi. Bizans imparatoru değerli bir giysi göndermiş, Peygamberimiz de onu Habeş Kralı Necaşi'ye vermiştir.
Bir peygambere saygısızlık,
Allah'a saygısızlık mı sayılır?
Nasıl ki bir devletin elçisine hakaret, o elçinin temsil ettiği bütün devlete, o devletin başkanına hakaret sayılıyorsa, bir peygambere saygısızlık da onu gönderen Allah'a saygısızlıktır.