Adam şahitlik edecek, bir konuda görüşüne başvurulacak. Neticede bir davada belki gözlemine dayanılıp karar verilecek. Ehliyet ve liyakat sahibi mi? Sırtlandığı yükü kaldırabilir mi? Bütün bunlar
Hz. Ömer için önemliydi. Şahitlik edecek adamı iyi tanımayan Halife, adama şöyle dedi: "Sen şahitlik edeceksin, edeceksin de senin için kim şahitlik edecek bakalım? Davayı senin şahitliğin sonuçlandıracak. Sen git, sana şahitlik yapacak bir adam bul getir. Ona seni soralım."
Adam gider ve bir müddet sonra biriyle gelir. Der ki: "Ey Halife! Bu adam benim için şahitlik edecek. Bu adam beni iyi tanır."
HZ. ÖMER SORGULUYOR
Halife, şahide şahitlik edecek adama sordu: "Sen, hakkında şahitlik edeceğin bu adamı tanır mısın?" Adam, "Evet ey Müminlerin Emiri, iyi tanırım. İyi adamdır" dedi. Hz. Ömer sordu: "Senin bu adamla irtibatın ne? Mesela bu adamla komşuluk yaptın mı? Komşulukta gelenini, gidenini tarttın mı? Komşu hakkına riayet edip etmediğini gördün mü? Huyunu ölçme imkânı buldun mu?" Adam "Hayır" dedi.
'YOLCULUK YAPTIN MI?'
Hz. Ömer sormaya devam etti: "Sen bu adamla yolculuk yaptın mı? Yolculuktaki huyuna şahit oldun mu?" Adam, "Hayır efendim, onunla yolculuk yapmadım" dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer sormaya devam etti: "Peki sen hakkında şahitlik yapacağın bu adamla alışveriş yaptın mı? Aranızda para pul hesabı olunca duruşu nasıl oldu? Zafiyetleri var mı?" Adam, "Hayır ey Müminlerin Emiri, onunla parasal (ticari) bir ilişkim olmadı" dedi.
'ONU CAMİDE GÖRDÜN MÜ?'
Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "O zaman sen bu adamı camide namaz kılarken gördün mü? Hatta Kuran okurken onu sallanırken gördün mü?" Adam, "Evet ey Halife, dediğin gibi onu camide namaz kılarken ve Kuran okurken gördüm."
Hz. Ömer, "Anlaşılmıştır, hadi sen işine git. Sen hakkında şahitlik edecek kadar bu adamı tanımıyorsun." Sonra şahitlik edecek esas kişiye şöyle dedi: "Sen de git bana, seni iyi tanıyan birini getir."
DÜRÜSTLÜK VE SAMİMİYET
Dinin helal ve haramlarını bilerek hareket eden yanlışa düşmez. Düşse de tövbe etmeyi bilir. İnsanlara doğru muamele eder. Kimseyi incitmez. Hakkı olmayana el uzatmaz. Komşusunu, yol arkadaşını, dostunu iyilerden seçer. Muhtaç olana el uzatır. İnsanları birbirinden ayırmaz. Helali haram, haramı helal kılmaz. Allah'ın ve Peygamber'inin her emrine itaat eder.
İMAN MENFAATİN ÖNÜNDEDİR
Dürüst ve kamil mümin için dava, menfaatin önünde gelir. Menfaatine ters gelse de ahiret beklentisini dünyevi ikbale tercih eder. Bir gün ikbali kaybettiğinde imanını, yani samimiyetini de yitirmez. Müminin tercihi Rabb'inin emrinden yana olur. Gideni de, geleni de bir sınav olarak görür.
***
HAZRETİ HALİD'İN AZLEDİLDİĞİ GÜN
Sahabe efendilerimizin samimi duruşları, hayatın her kademesinde bizlere örnek olmalıdır. Ticarette, hâl ve gidişatta, ibadette, görevlerde, dolayısıyla hayata dair her hamlede sahabiler bize örnektir. Hz. Ömer, halife olunca önemli bir tasarrufta bulunur. Yermuk Savaşı'na giden 40 bin askerin komutanı olan Hz. Halid'i savaşın başlamasına ramak kala bir talimatla azleder. Yerine Ebu Ubeyde b. Cerrah'ı atar. Bu son derece radikal ve iz bırakan bir tercih olur.
Bu hadisenin farklı sebepleri, teknik, stratejik, manevi nedenleri vardır. Ancak biz bunun üzerinde durmayacağız. Üzerinde duracağımız husus, bu azilnameyi alan eşsiz komutan Hz. Halid'in ne yaptığıdır. Hz. Halid, emri başının üstüne koyar. Ebu Ubeyde de azil emrini savaşın sonunda tebliğ eder. Burada dikkat çeken husus şudur: Hz. Halid, Hz. Ömer tarafından azledilmeden önce Suriye, Irak, İran ve havalisinde yaptığı bütün askeri harekâtların muzaffer komutanıydı. Ama azlediliyordu. Hz. Halid bunu nefis, kibir, enaniyet ve düşmanlık sebebi yapmadı. Sıradan bir asker gibi kenara çekildi. Sıradan askerlerin içine girdi.
İMANİ OLGUNLUK ZORDUR
Hepimiz nefis taşıyoruz. Zafiyetlerimiz olabilir. Nefsimiz çok şey arzu edebilir. Her şeyde en önde olmak isteyebiliriz. Kendimizi çok değerli sayabiliriz. Şeytan bizi yanıltabilir. Ama bunun farkına varmak, tövbeyle Allah'a yönelmek ve nefsin hezeyanlarına "Dur hele bir" demek lazım. Zira şer zannedilen, içinde hayrı barındırabilir. Hayır zannedilen ise içinde şer barındırabilir.
***
TİTRETEN BİR TEVAZU ÖRNEĞİ
Adam devesiyle Hz. Ömer'e geldi. Devesi bitkin ve hastaydı. Adam devesinin hâlinden şikâyetçiydi. Hz. Ömer, adamın hasta ve bitkin devesini alıp kırmızı, sağlıklı bir deve verdi. Hz. Ömer o yıl hacca gitme niyetindeydi. Yaya yürüyordu. Bir ara arkasından bir ses duydu. Meğer kırmızı deveyi alan adam şiir okuyarak Hz. Ömer'i övüyormuş. Adam şöyle diyordu: "Muhammed Peygamber hariç kimse Hz. Ömer kadar insanlara iyi olamadı. O adaletiyle bizi yönetmekte."
Şiir böyleydi ve elbette doğruydu. Ama Hz. Ömer bu sözlerden rahatsız oldu. Elindeki bastonla adamı dürttü: "Ebubekir nerede kaldı? Onu neden anmadın!" Tevazu, hakkaniyet, edep, vefa, adam olma, enaniyetten uzak olmak, kısacası Ömer olmak!.. Böyle bir şey herhalde.
***
BİZE ALLAH YETER
Bol bol şu duayı oku: "Hasbiyallah. La ilahe illahu. Aleyhi tevekkeltu ve hüve Rabbul arşil azim." Allah'a güvendim. Allah bana yeter. O'ndan başka ilah yoktur. Allah'a bağlanıp işimi O'na havale ettim. O, büyük arşın sahibidir.
***
ANNEMİ HORASAN'DAN KÂBE'YE TAŞIDIM
Adam annesini Horasan'dan almış, sırtlayıp Kâbe'ye gelmiş. Tavaf ediyor. Kan ter içinde. Sordu: "Ben annemin hakkını ödeyebildim mi?" Cevap buyuruldu: "Hayır, sen bununla annenin seni doğururken çektiği bir sancının hakkını belki ödemişsindir."
***
SECDEDEYKEN GÖZÜNÜ KAPATMA
Secdede iken gözü kapatmayı mekruh görmüş bazı fıkıhçılar. Derler ki; namazda her organ secdedeyken gözünü kapatma ki, gözün de secdeden nasibini alsın. Gözü secdeden mahrum etme.
***
ÜÇ KİŞİNİN DUASI
Üç kişinin duası geri çevrilmez. Anne-babanın duası; mazlumun duası ve misafirin duası.
***
ANNENİN AYAĞINI ÖPMEK
Annesinin ayağını öpen, cennetin eşiğini öpmüş gibi olur.
***
VARİS ÇORABI GİYMEM GEREKİYOR, ABDEST ALIRKEN NE YAPMAM LAZIM?
Sizin varis çorabı giymeniz tıbbi bir gereklilikten oluyorsa elbette doktorunuzu dinlemeniz gerekir. Bu durumda varis çorabının üzerinde (yani çoraplı ayağın üzerine) meshetmeniz yeterli olur. Tıpkı ayağınızın alçıda olması gibi. Ancak bu çorabı giydiğinizde baş parmaklarınız dışarıda kalıyorsa onları yıkamanız gerekir. Çorabınızı çıkarmamanız gerekiyorsa gusülde de öylece yıkanabilirsiniz. Her vakit namaz için abdesti tazelemeniz gerekmez. Bir mesh ile istediğiniz kadar namaz kılabilirsiniz.
İmam namaz kıldırırken kıraatte yanılırsa cemaat ikaz edebilir mi?
Namazda olan cemaatten biri, imama yanıldığı yeri sesle okuyarak hatırlatsa, hoca da düzeltse namaz bozulmaz.
Ayet yazılı kolye takabilir miyim?
Ayet yazılı kolye takmanızda sakınca yoktur. Ancak banyo ve benzeri yerlere girince kolyenin üstünü kapatmak iyi olur.
Cennet ve cehennem sonsuz mudur?
Kuran-ı Kerim, cennet ehlinin cennette ebedi kalacağını belirtir. Cehenneme girenlerin bir kısmı da cehennemde ebedi kalacaklardır. Bazı insanlar (Müslümanlar) ise günahları kadar azap çektikten sonra cennete girebilecektir. Cehennemin sonsuz olmadığı konusundaki bazı düşünceler isabetli değildir. Bu konuda bazı sahabilere nispet edilen sözler ya yanlış anlaşılmış ya da uydurulmuştur. Kuran-ı Kerim, kalanların ebediliğine (Orada ebedi kalacaklardır), mekânın ebediliğine işaret eder. Kaldı ki Peygamberimizin (SAV) bu konuda birçok hadisi vardır.