Bir kişi hayatı boyunca neyle meşgul olursa hayatının son anında da onunla meşgul edilir ve ruhunu öylece teslim eder. Kalbimizi sürekli Rabbimizle meşgul edelim, iyilikleri ertelemeyelim
İyilikleri ertelememek lazım. Yarın çok geç olabilir. Çünkü kimse beş dakika sonrasının kendisine ne hazırladığını bilemez. Hayat ne kadar gerçekse ölüm de o kadar gerçektir. Peygamberimizin, "Kabirleri ziyaret edin. O size ölümü hatırlatır" emri belleğimize bu gerçeği yerleştirme amacını taşır.
Bizler nefsimizin arzularını yerine getirmekte çok aceleciyizdir. Çoğu kez helal veya harama bakmadan nefsimizin isteklerine boyun eğeriz. İçimizdeki temiz duygular bizi doğruya yönlendirmek istediğinde bu temiz duyguları basit bir rüşvetle sustururuz. 'Daha vakit var' deriz. Doğru olan, vaktini beklemeden vakti kollamak olmalıdır.
Hz. Ukbe anlatıyor: "Bir seferinde Peygamberimizin arkasında ikindi namazını kıldım. Peygamberimiz (s.a.v.) selam verip namazı bitirdi ve sonra hızla yerinden kalkıp evine girdi. Biz de O'nun bu ani tavrından dolayı endişelendik. Peygamberimiz (s.a.v.) biraz sonra döndüler. Bizlerin endişelenmiş olduğunu anlayınca şöyle buyurdu: "Odamda biraz altınve gümüş vardı. Onu hatırladım. Beni hayırda acele etmekten alıkoymasın diye hemen dağıtılmasını istedim. Onun için süratle eve girdim." (Buhari, ezan, 158; Nesai sehv, 104)
BEŞ ŞEYİN KIYMETİNİ BİLİN
Evet, iyi işlerde ibadette, Allah'a yönelişte, tövbede acele etmek lazım. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: "Faydalı işlerde acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kuşatacaktır. O zaman insan, mümin olarak sabahlar, kâfir olarak geceler. Mümin olarak geceler, kâfir olarak sabahlar. Dinini küçük birdünyalığa satar." (Müslim, İman, 186)
Peygamberimiz (s.a.v.) "Beş şey gelmeden beş şeyin kıymetini bil" buyuruyor:
İhtiyarlığından önce gençliğinin… Hastalanmadan önce sıhhatinin… Fakirliğinden önce zenginliğinin… Meşgul zamanlardan önce boş vakitlerinin… Ölümden önce hayatının…" (Buhari, Rikak, 3)
Doğrudur. Hayatın değerini bilmek lazım. Zamanın da, zenginliğin de, sıhhatin de, gençliğin de. İslam, hayatı ve nimetleri doğru ve verimli kullanmamızı öğütler. Hayattan kopmayı değil, hayata gerçek anlamını kazandırmayı emreder. Kuran ayetleri, hayatın sarhoş ettiği insanları sarsmaya çalışır. Manevi sarhoşluğun, bir şişeden gelen sarhoşluğa benzemediğini anlatmaya çalışır.
Hz. Mevlana şöyle der: "Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Dünyada servet sahibi olmak rüyada define bulmaya benzer. Dünya malı nesilden nesile aktarılır ama hep dünyada kalır."
Kalbimizi sürekli Rabbimizle meşgul edelim. Unutmayalım, kişi hayatı boyunca neyle meşgul olursa hayatının son anında da onunla meşgul edilir. Dünyaya kalbini vermek ayrı şey, dünyaya değer vermek ayrı şeydir.
Son nefesini veremeyen bir adamın halini büyük bir alime sordular. Dediler ki "Şu adam bir türlü can veremiyor. Şahadet kelimesini söyleyemiyor, garip bir hali var. Sanki sürekli bir işle meşgul, kalbi başka yerde."
O âlim sordu: "Bu adam sağlığında neyle meşguldü işi neydi?" Dediler ki: "Duvar ustasıydı. İşine delice bağlıydı." Âlim şöyle dedi: "Gidin ve ona 'usta son tuğlayı koyduk, duvar bitti' deyin."
Öyle yaptılar. Kulağına öylece fısıldadılar. O zaman gördüler ki adam büyük bir coşkuyla oh dedi ve ruhunu teslim etti. Tekrar döndüklerinde âlim zat şöyle izah etti: "Hayatını hep son tuğlaya endekslemişti, duvarı bitirmeye. Ölüm anında da yüce Allah oraya endeksledi."
Rabi bin Heysem anlatıyor: "Kişi ölmeden önce neye düşkünse onunla meşgul olur ve ruhunu öylece teslim eder. Ben bir ara son nefesini veren bir insanın yanında bulunuyordum. Adamın hali güzel değildi. Ben sürekli ona 'La ilahe illallah-Allah'tan başka ilah yoktur' sözünü telkin ederken o para sayar gibi parmaklarıyla oynuyor ve birtakım hesaplar yapıyordu."
Hayatı boyunca kalbini paraya bağlamış adam son nefeste kalbinden parayı atamıyor. Varlık âleminde kendini neyle meşgul ederse, sonsuz âleme doğru yol alırken de kalbi onunla meşgul olur.
BÜYÜKLERİN DUALARI
Hz. Ali'nin (Cenazeyi Kabre Koyduktan Sonraki) Duası
Allah'ım! Bu adam senin kulundur ve iki kulunun oğludur. Sana misafir gelmiştir. Sen ise misafir kabul edenlerin en cömertisin. Onun kabrini genişlet ve günahlarını bağışla. Zira biz onu iyi biliyoruz. Bununla beraber sen onu bizden daha iyi bilirsin. Senden başka ilah bulunmadığına, Muhammed'in (s.a.v.) kulun ve Resulün olduğuna şahitlik ederdi.
BİR AYET
Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş mümin kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Muhakkak ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin. (Haşr 59/10)
BİR HADİS
İbni Abbas'ın (r.a.) rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Kardeşinle münakaşa etme, aşırı bir şekilde şakalaşma, yerine getiremeyeceğin vaatte bulunma." (Tirmizi)
BİR SEVAP
"Kim Hz. Peygamber'e (s.a.v.) bir salat getirirse Allah ona on salat getirir, on günahı silinir, on derece yükseltilir."
SORU-CEVAP
Otistik bir çocukla ilgileniyorum. Ama karşılığında da para alıyorum. Günah mı?
Hayırlı bir iş yapıyorsunuz. Kutluyorum sizi. Karşılığında bir ücret almanız haram değildir. Önemli olan bu işi severek yapmanız ve çocuğa şefkatli davranmanızdır.
Borsada hisse senedi karşılığında param var. Buna zekât düşer mi?
Borsada işlem gören paranın nisap miktarını aşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde zekâtının verilmesi gerekir.
Karın gurultusu (gaz) abdesti bozar mı?
Ses veya koku olmadıkça, sadece bağırsaklarda hissedilen gaz veya gurultu ile abdest bozulmaz.