G?n?n S?z? :

accutane without birth control

buy accutane pills click here buy accutane singapore

amoxicillin allergy

amoxicillin 500 for uti

buy naltrexone online cheap

buy naltrexone

buy zoloft

antidepressant sertraline areta.se buy sertraline 100mg

buy sertraline online

buy sertraline
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. (Mevlana)
20.05.2011 - Kaynak


Allah (c.c.) soracak: Beni neden ziyaret etmediniz?


MAHŞERDE Allah ile kul arasında geçecek olan çarpıcı bir diyaloğu Hz. Peygamber (s.a.v.) bizlere haber veriyor. Rivayet şöyledir:

 
Yüce Allah kıyamet günü şöyle buyuracak.
-  Ey insanoğlu ben hastalandım. Fakat sen beni ziyaret etmedin.
-  İnsan der ki: Ya Rabbi! Ben seni nasıl ziyaret edebilirim. Sen âlemlerin Rabbisin.
-  Allah buyurur: Bilmez misin ki falan kulum hastalandı da sen onu ziyaret etmedin? Ve yine bilmez misin ki, eğer sen onu ziyarete gelseydin and olsun ki, beni onun yanında bulacaktın.
-  Yüce Allah yine soracak: Ey Ademoğlu! Ben senden yiyecek istedim. Sen vermedin.
-  İnsan diyecek ki: Ya Rabbi! Sen âlemlerin Rabbisin, ben sana nasıl yemek verebilirim.
-  Yüce Allah buyurur: Bilmez misin ki falan kulum senden yemek istedi de sen onu doyurmadın. Yine bilmez misin ki, eğer sen onu doyursaydın and olsun ki, beni onun yanında bulacaktın.
-  Ey Ademoğlu! Ben senden su istedim. Sen ise bana su vermedin!
-  İnsanoğlu der ki: Ya Rabbi! Sen âlemlerin Rabbisin. Ben nasıl olur da sana su verebilirim.
-  Allah buyurur: Falan kulum senden su istedi de sen ona su vermedin. Bilmez misin ki, eğer sen ona su vermiş olsaydın and olsun ki beni onun yanında bulacaktın.
İnsanı dinin merkezine koyan böyle evrensel bir mesajı hangi din veya felsefe verebilmiş ki! Düşünebiliyor musunuz? Yüce Yaradan mahşerde kulunu muhatap alıyor. Ona sitem ediyor. Kuluna neden bana daha çok secde etmedin, neden daha çok oruç tutmadın diyerek ibadet eksikliğinden dolayı sitem etmiyor bu hadiste. İnsanın insana vefasızlığına, merhamet etmemesine, yardım elini uzatmamasına sitem ediyor. İnsanı, insandan dolayı kınıyor. Bu hadis elbette mahşerden bir sahneyi aktarıyor sadece. Bu sahnenin benzeri milyarlarca sahne yaşanacak. Ve insan, insanlığından uzaklaşışının hesabını Rabbine verecektir.
"Ben kulumun zannı üzerindeyim" sözü ümide açılan ilahi bir kapıdır. Kul Rabbinin kendisini affedeceğini umar. Günahından utanır ama ümidini de yitirmez. Hep bağışlanmayı talep eder. Rabbinin kendisini terk etmeyeceğini düşünür. Bütün bu olumlu düşünceler onu ruhen, Rabbine yönlendirir ve sevgi boyutuna taşır. Zaten kendisinden ürkülen, uzaklaşılan, titrenilen bir ilah yerine, sevecen, kucaklayan, kapıyı aralayan bir rahman sıcaklığını yakalamak dinin temel gayesidir.
"Ben kalbi kırıkların yanındayım" sözü bize Yüce Allah'ı tanıtmak için yeterli bir ipucu vermiyor mu? Kalbi kırıklar, uçuruma daha yakındırlar. Sevgisizlikten bunalmışlardır. Hayatın azgın darbeleri, onları dipsiz bir okyanusa doğru savurmuş olabilir. Kime tutunacaklar. Halden anlamayan yabanlara mı sırt dayayacaklar? Düşüşlerinden haz alan insafsızlara mı sarılacaklar. Hangi sahile yanaşacaklar. İşte böyle bir anafora yakalanmış olan ümitsizlere, rahim olan Allah pencereyi aralıyor: Ben kalbi kırıkların yanındayım. Ben sizin yanınızdayım. Uzaklarda aramayın beni. Yanı başınızdayım. Nefesinizden daha yakınım.
"Kula şahdamarından daha yakınım" sözünü biz, Allah'ın yalan ve yanlışımızı daha yakından görmek için gözetleyici olarak yakınımızda olması gibi anlamışız. Yanlış anlamışız. Allah bizim günahlarımızı takip ediyor gibi anlamışız. Ama bu anlayışımız doğru değildir. Zira bu ilahi mesaj; kendini yalnız hissetme, unutuldun sanma, bilmediğimi zannetme, fısıltını dahi biliyorum. Duyuyorum. Bana yalvaracaksan, bil ki seni duyuyorum. Gözyaşı döküyorsan, bil ki yanaklarına dökülen gözyaşlarının sıcaklığını yanaklarından daha yakın hissediyorum. Sanma ki uzağım. Sana senden bile yakınım. Dua ediyorsan bil ki duyuyorum. Göremiyorsan, bil ki senin adına görüyorum. Konuşamıyorsan, bil ki senin adına konuşuyorum. Yürüyemiyorsan, bil ki senin adına yürüyorum. Daralmışsan, bil ki senin adına genişletiyorum. İşte şahdamarından anlaşılması gereken budur.
Allah, rahmetinin genişliğine hayret eden kuluna 'gülümser'; Allah (c.c.), affediciliğine şaşıran kulunun şaşkınlığına 'sevinir'. Allah (c.c.), bütün umudunu yitiren kulunun 'yanında' olur. Allah, İki güzel insan, güzel bir niyet için bir araya geldiklerinde onların 'üçüncüleri'dir.
Allah'ı seviyor musunuz? Renklerin ihtişamı, kainatın muhteşem büyüklüğü, seslerdeki tarifsiz güzellik, atomdaki büyük matematik, hücredeki çarpıcı gizem, sizi hâlâ Allah'a yaklaştırmadıysa, bakışınızda bir problem yok mu sizce! Bugün görenlerin bazıları, mahşere göremez olarak diriltilecekler. Neden böyleyiz Ya Rabb diyecekler. Biz dünyadayken görenlerdendik. Neden bizi kör olarak dirilttin diyecekler. Böyle diyecekler. Sizce itirazları doğru mu. Sizce görenlerden miydiler...

SORALIM ÖĞRENELİM

-  Dini nikâh kıyılırken kadının regl olup olmaması önemli mi? / (Beyza Ağaç/Muş)

Nikâhın geçerliliği açısından, kadının regl olup olmaması önemli değildir. Nikâhı engelleyen tek husus kadının, boşanmış veya kocası ölmüşse iddet bekliyor olmasıdır.

-  Büyük balıkların içi temizlenmeden yenebilir mi? / (İhsan Can/Çorum)

Büyük balıkların içinin temizlenmeden yenmeleri doğru değildir. Ancak çok küçük balıkların içleriyle pişirilebileceğine fetva verilmiştir. Temizlenmesi elbette daha iyi olur.

-  Ölenin elbisesi mutlaka dağıtılmalı mı? Hatıra olarak evde bırakılabilir mi? / (Çemen Irak/İzmit)

Ölenle ilgili her türlü tasarrufta mirasçılarının rızası aranır. Rızası varsa ölenin elbiseleri fakirlere dağıtılabilir. Ama ölenin yakınları isterlerse ölünün elbiselerinin bir kısmını hatıra olarak evde alıkoyabilir.

-  Ben Hanefiyim. Eşim Şafii. Her birimizin kendi mezhebimizde kalabilir miyiz? Yoksa aynı mezhepte mi olmalıyız. / (Fatih Uslu/Mersin)

Herkes kendi mezhebinde kalabilir. Kadın erkeğin veya erkek karısının mezhebine de geçebilir. Bütün bunlar mümkündür. Çünkü saydığınız mezhepler, dinin genel kuralları içinde kalmış olan hak mezheplerdir.

-  Annem bana haksız beddua ediyor. Tutar mı?  / (Gözde Danış/Edirne)

Beddua kötü bir harekettir. Zira hak edilmeyen beddua, sahibine geri döner. Annenizin haksızca yaptığı bedduadan ise korkmayınız. Zira hak edilmeyen beddua kişiye uğramaz. Zarar vermez.


Paylaş : Facebook'a Paylaş Twitter'a PaylaşMyspace'e PaylaşDelicious'a PaylaşFriend Feed'e PaylaşTechnoratiye PaylaşDigg'de Paylaş




Diğer Yazılarımdan Bazıları
  Ramazan sonrası yapmamız gerekenler (12.04.2024)
  İdeal Müslüman nasıl olmalı? (09.04.2024)
  Mazlumun sahibi Allah’tır (08.04.2024)
  Allah’ın örttüğünü siz de örtün (07.04.2024)
  Kim olursa olsun zulmetmeyin (06.04.2024)
  Af dileyen yok mu? (05.04.2024)
Sayfa Başı
16.04.2024 Ezan Vakitleri
?msak : 04:44   ?kindi : 16:52
G?ne? : 06:16   Ak?am : 19:52
??le : 13:09   Yats? : 21:18
      Duyurular
12.04.2024
Hocamizin bu haftaki gazete de "Ramazan sonrasi yapmamiz gerekenler" yazisi çikti. Yazinin tümünü sitemizden veya gazetenin internet sayfasindan okuya
Devam?...
09.04.2024
Hocamizin bu haftaki gazete de "Ideal Müslüman nasil olmali?" yazisi çikti. Yazinin tümünü sitemizden veya gazetenin internet sayfasindan okuyabilirsi
Devam?...
08.04.2024
Hocamizin bu haftaki gazete de "Mazlumun sahibi Allah’tir" yazisi çikti. Yazinin tümünü sitemizden veya gazetenin internet sayfasindan okuyabilirsiniz
Devam?...
      Ziyaret?i
                   Say?s?
Aktif : 5165
Bug?n : 9269
Bu Ay : 194383
Bu Yil : 1206249
Toplam : 184279864
* 01.01.2011 Tarihi itibari ile
      Dini S?zl?k