Günün Sözü :

buy viagra online cheap

erectile dysfunction treatments charamin.com sildenafil

Amitriptyline for Nerve Pain

amitriptyline for back pain mirkamali.ir amitriptyline 50mg

prednisolone online

buy prednisolone 5mg uk blog.zycon.com buy prednisolone for dogs
Güzel söz söyleyen, kimseden kötü söz işitmez. (Firdevsi)
15.09.2017 - Kaynak


Dini ifrat ve tefrite zorlamak


Yüce Allah bu Yüce Kitabı Peygamberimize 23 senelik bir zaman dilimi içinde peyderpey gönderdi. İndirdiği her ayetin, surenin elbette ki bir arka planı vardır. Biz buna "sebeb-i nüzıl - ayetin iniş hikâyesi" diyoruz.
İnen ayetlerin hayata nasıl tatbik edileceği de Hz. Peygamber'e (s.a.v.) Cebrail'in aracılığıyla öğretildi.
Sonraki dönemlerde yetişen alimler Kur'an ayetleri ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) uygulamaları anlamındaki hadisleri esas alıp dine ait genel ve teferruata hitap eden sonuçlar çıkarmak için gayret ettiler. Kıyas -benzer olaylara aynı kuralı uygulama- icma, istihsan, örf, mesalihül mürsele, sahabe sözü gibi diğer hüküm çıkarma kaynaklarını da akıl ölçeğinde ele aldılar. Böylece vahiy olan Kur'an'daki hükümleri en uygun metotla anlamaya ve uygulamaya gayret ettiler. Ve temeli sağlam bir dini miras bıraktılar.
Müctehid ulemanın yaptığı buydu. Bundan hareketle; yeni meselelere bu temel kaynaklardan hareketle yeni çözümler -ictihad- üretmekte herhangi bir sıkıntı görünmüyor. İctihadın kapısı kapalıdır diyen de yok.
Ancak İslam'ın özüne dönelim, bid'at ve hurafeye karşı duralım anlayışının bizzat özü bozduğu ve Allah ile Resulünün bize öğrettiklerini dine alternatif bir din empoze ettikleri ortada. Ahirette hesabını verirler mi? Bunun cevabını da onlar versinler.
Peki bu ifrat ve tefrit -iki uçtaki aşırılık neden?
Göründüğü kadarıyla şu:
Bir kesim -modernist, oryantalist, eskiye dair temel kaynakları şahsi mülahazalarla yok sayan grup- diyor ki, Kur'an ortada. Bizim de bu Kur'an'ı anlayacak yeterince aklımız var. Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetleri tarihsel veya bölgesel kabul edilip -hükmü- yok sayılabilir. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sözleri ise ya yok hükmünde kabul edilmeli veya arzu edileni işlemlendirilir, akla uymayanı ise reddedilir. Reddederken de hadis metodolojisindeki sened ve metin kritiğine de itibar etmeyiz. İşimize geleni alırız, işimize gelmeyeni almayız. Özeti bu.
Aslında Papa'nın geçenlerde vermiş olduğu bir röportajında dile getirdiği; Müslümanlar kitaplarını tarihsellik ve bölgesellik penceresinden yeniden eleştirel olarak okumalılar tavsiyesine uygun bir yol takip ediyor bu grup.
Bu grup; mevzu ve İsraili hadisleri tenkit etse, ictihadlar arasında sahih bir kritere uymayan görüşleri eleştirse veya şaz bir görüşe karşı güçlü malzemeyi önümüze koysa samimiyetlerinden endişe etmeyeceğiz. Ama görünen o ki, bu grup akademik çalışmalarında elde ettikleri kabulleri, Allah'ın kitabından da, Resulünün sünnetinden de daha makbul sayacak bir çılgınlığın kıyısındalar. Halkı küçümseyen bid'at ve hurafeye ehli sayan; vahye iman teslimiyette eksen kayması yaşayan bu kesim kendisini - şımarıklığı, saldırganlığı, ecdada hakareti, eski ulemayı küçümsemeyi, Hz. Peygamber'i (s.a.v.) ve sahabeyi tenkid etmeyi bir kenara bırakıp -gözden geçirmelidir. Yoksa yarın arkaya dönüp baksa ümmetinin imanını tehdit ettiğini ve deist bir gençler grubunun çoğaldığını görecek. Mimarı da onlar.
Diğer kesim ise; hadis olarak ifade edilen her rivayeti (sened ve metnine, kaynağına, muteber bir kitapta yer alıp almadığına bakmadan) hüküm çıkarma medarı olarak gören kesimdir. Bu kesimin bağnaz olmadığını, doğru tesbitlere yatkın olduğunu görebiliyoruz. En azından bu kesimin Hz. Resul'le ve sahabesiyle bir problemi olmamıştır.
Mezhep müctehidleri arasında tartışılan görüşlerden uygun olanının belli ölçülerde alınabileceğini, bazı müctehidlerin ictihadlarında olanın belli ölçülerde alınabileceğini, bazı müctehidlerin ictihadlarında isabet etmemiş olma ihtimalinin olduğunu ifade etmeye bile gerek yoktur.
Ülkemizde tartışılan birçok meselenin bu ayrım bilinmeden, kökenine inilmeden doğru anlaşılması imkânsız gibi görünüyor. Sağlıklı bir kafa ile bu meseleler konuşulmalı ama birinci grubu oluşturan anlayışın her kutsalı yıkan bir sel gibi ümmetin ayağını kaydırdığını ve paralel bir din gibi yayıldığını üzülerek görmekteyiz.


Paylaş : Facebook'a Paylaş Twitter'a PaylaşMyspace'e PaylaşDelicious'a PaylaşFriend Feed'e PaylaşTechnoratiye PaylaşDigg'de Paylaş




Diğer Yazılarımdan Bazıları
  İnsanları doğru tahlil etmeliyiz (26.05.2023)
  Depremzedeler için kullanılan seviyesiz dil (19.05.2023)
  İslam garip geldi, garip gidecek (12.05.2023)
  Peygamberimizin Medine’deki ilk hutbesi (05.05.2023)
  Üstünlük soyda değil takvadadır (28.04.2023)
  Bayramınız bayram ola (21.04.2023)
Sayfa Başı
29.05.2023 Ezan Vakitleri
İmsak : 03:35   İkindi : 17:05
Güneş : 05:29   Akşam : 20:34
Öğle : 13:06   Yatsı : 22:19
      Duyurular
26.05.2023
Hocamizin bu haftaki gazete de "Insanlari dogru tahlil etmeliyiz" yazisi çikti. Yazinin tümünü sitemizden veya gazetenin internet sayfasindan okuyabil
Devamı...
19.05.2023
Hocamizin bu haftaki gazete de "Depremzedeler için kullanilan seviyesiz dil" yazisi çikti. Yazinin tümünü sitemizden veya gazetenin internet sayfasind
Devamı...
12.05.2023
Hocamizin bu haftaki gazete de "Islam garip geldi, garip gidecek" yazisi çikti. Yazinin tümünü sitemizden veya gazetenin internet sayfasindan okuyabil
Devamı...
      Ziyaretçi
                   Sayısı
Aktif : 1301
Bugün : 4131
Bu Ay : 372583
Bu Yil : 1642038
Toplam : 180930656
* 01.01.2011 Tarihi itibari ile
      Dini Sözlük