Said b. El-Müseyyeb'den (r.a.) rivayet edildigine göre Ömer b. El-Hattab'a (r.a.) hilafet görevi tevdi edilince Peygamber'in (s.a.v.) minberine çikarak Allah'a hamd ve sena ettikten sonra cemaate hitaben söyle dedi:
"Ey insanlar, benim çetin ve sert huyluluguma aliskin oldugunuzu bilirim. Söyle ki: Ben Resulullah'in (s.a.v.) beraberinde bulunuyordum. O'nun kölesi ve hizmetçisiydim. O, Allah'in "O (Muhammed), müminlere sefkatli, merhametlidir" (Tövbe Suresi, 128) buyurdugu gibi idi. Ben de O'nun emrinde ve huzurunda kinindan çekilmis kiliç gibi olup O'nun yumusakligi yerine insanlar üzerine yürüdüm. Meger ki O, beni sindire veya bir isten men ede. O takdirde çekinip sinerdim. Resulullah (s.a.v.) benden razi oldugu halde vefat edinceye kadar O'nun yanindan ayrilmadim. Bundan dolayi Allah'a çok hamd olsun. Ve de ben, O'nunla mutluluk duyarim.
Sonra Resulullah'in (s.a.v.) halifesi Ebu Bekir'in (r.a.) beraberinde ayni durumu devam ettirdim. Ebu Bekir de bildiginiz gibi iyiliksever, sakin ve yumusak huyluydu. Ben onun emrinde ve huzurunda kiliç gibi hizmet ederdim. Sertligimi onun yumusakligina karistirir, meseleler üzerine yürürdüm. Ancak beni durdurdugu zaman çekinirdim. Ebu Bekir (r.a.) benden razi olarak vefat edinceye kadar, bu anlattigim duruma devam ettim. Bundan dolayi da Allah'a çok hamd olsun. Ben bununla da mutluluk duyarim.
Nihayet isleriniz bana tevdi edildi. Biliyorum ki bazi kimseler 'Yöneticilik yetkisi kendisine geçince nasil olacak' diyecektir. Beni herhangi bir kimseye sormayacaksiniz, bunu bilmelisiniz. Çünkü beni tanidiniz ve denediniz. Peygamberimizin yolundan bildigim seyleri siz de biliyorsunuz. Ben Resulullah'a (s.a.v.) sormak isteyip de sordugum hiçbir husustan dolayi pisman olmadim. (Keske sormayaydim demedim.) Bilmis olunuz ki halifelik görevi bana intikal edince, zulmedene, haddi asana karsi ve zayif Müslümanlarin hakkini güçlülerinden almak hususunda, eskiden görmüs oldugunuz siddet ve sertligim birkaç kat artmistir. Bununla beraber gerçekten ben, iffetli olanlariniz ve baskasinin hakkina tecavüz etmeyenlerinize karsi tam bir teslimiyetle yanagimi topraga sürerim. (Yani saygili ve alçakgönüllü olurum.)
Benimle biriniz arasinda dini hükümlere ait bir dava vuku bulursa, o davaya bakmak üzere dilediginiz herhangi birinizle o ilgili kisiye beraber kalkip gitmekten çekinmeyecegim. Birlikte basvuracagimiz herhangi biriniz davamiza baksin.
Ey Allah'in kullari! Allah'tan korkun, O'na karsi gelmekten sakinin. Suç islememekle nefislerinizi benim cezalarimdan sakindirmak suretiyle kendinizle ilgili olarak bana yardimci olun. Keza iyiligi emretmek ve kötülügü men etmek suretiyle bana ait islerde yardiminizi esirgemeyin. Allah'in bana tevdi ettigi isleriniz hakkinda ögütlerinizle bana yardimci olunuz."
Halife Ömer (r.a.) bu konusmayi bitirdikten sonra minberden indi.
Sinaniyoruz
Son hastalik hepimizi etkiledi. Eve çekildik. Dostlardan uzaklastik. Aliskanliklarimiza veda ettik. Yüzümüzde maske, tokalasmak yok, kucaklasmak yok. Dua edelim beraberce. "Rabbim bu afeti bir an önce kaldirsin" diye. Yagmurlar azaldi. Kar yok. Sevgi yok. Dostluk yok. Merhamet yok. Düsmanlik, fitne, karisiklik ise elden geldigi kadar tirmandiriliyor. Ne istedigimiz belli degil. Insanlar Allah'in emirlerini umursamaz oldular. Egolari kabardi. Kendi dogrularini umursar oldular. Baskasini yok saydilar. Bu da elbette manevi ikazi hak etti. Yüce Allah bunun akibetini söyle hatirlatiyor. Daha dogrusu ikaz ediyor:
"Insanlarin bizzat kendilerinin yaptiklarindan dolayi karada ve denizde çürüme ve bozulma basladi. Belki dogru yola dönerler diye yaptiklarinin bazi kötü sonuçlarini Allah onlara tattiracaktir. (Rum, 41)
Düzelmemiz lazim. Hatta tövbe etmemiz. Kalpten gelen bir tövbeyle, samimiyetle evrenin Rabbi olan Allah'a pismanligimizi itiraf etmemiz lazim. O diledi mi, sebepleri bir araya getirir. Bize merhamet eder ve duamiz hürmetimize üstümüzdeki musibetleri kaldirir.
Bu imtihan hepimizin. Unutmayin kötülüklere ilahi bir sinama geldiginde iyi-kötü ayirmaz. Ama elbette, herkes niyetine göre diriltilir. Akibet ayni olur ama ahiret ayni olmaz.
'Benimle diger peygamberlerin hâli'
Hz. Peygamber (s.a.v.); peygamberlerin insanliga sunduklari tevhid ve tebligin kendisiyle kemale ve hedefe ulastigini çarpici bir benzetmeyle söyle anlatiyor:
"Benimle diger peygamberlerin hali söyledir: Biri bir bina yapar. Güzel bir bina. Insanlar bu binayi görmeye gelirler. Dolasirlarken garip bir sey dikkatlerinden kaçmaz. Her seyi düzgün olan bu binada bir tuglalik yer bos birakilmis. Insanlar hayret ederler. Bu eksik tugla nerede diye birbirlerine sorarlar. Iste o eksik tugla benim." (Buhari)
Hz. Peygamber (s.a.v.) kendinden önceki peygamberleri temeli atilan binaya tugla koyan ustalar gibi anlatiyor. Sayilari yüz binleri bulan bu peygamberler binayi kurdular. Ancak bir tuglalik yeri bos biraktilar. Bina bu tugla ile tamamlanacakti. Hz. Peygamber o tuglayi koyandi. Ve o tuglanin yaptigi gibi binayi tamamladi. Bundan sonra vahiy ve peygamber gelmeyecektir.
Dilimizle isledigimiz olumsuzluklar
Manevi hayatimizin büyük isimlerinden Mevlana Muhammed der ki: Dille isledigimiz su günahlardan korunursak firtinali bir denizin ortasindan limana siginan gemideki yolcular gibi oluruz.
Sahili selamette oluruz.
1- Faydasiz ve bos konusma.
2- Zulmü, adaletsizligi, kötülügü cazip olarak sunma.
3- Konusurken dogruyu savun. Rakibini rencide etmeye çabalama.
4- Insanlar begensin, seni övsünler diye konusma, gün gelir dilin dönmez, çenen kapanir hale gelirsin de tövbe edemezsin.
5- Sakin ikiyüzlü olma.
6- Günahsiz olan, suçsuz olan birini sakin suçlama.
7- Ahlaka, edebe, topluma, inanca aykiri sözleri kullanmada cesur olma.
8- Iki insan arasinda söz tasima.
9- Söz verdiginde, sözünü tart ve yerine getiremeyecegin sözü verme.
10- Bir dostunun sirrini sakin yayma. Bu kisilige sigmaz.
11- Yalan yere sakin yemin etme.
12- Birak insani, hayvana bile lanet etme.
13- Giybet etme. Arkadan çekistirme.
14- Seni dininde sikintiya sokacak söz söyleme.
15- Dilini yalan dolan ve çirkin sözlerle mesgul edecegine Yüce Allah'in adi, zikri ve duasi ile mesgul et.
16- Dilini tut. Dogru kullan. Dilinden çikan her sözün deftere yazildigini sakin unutma.
BIR AYET
Yedi kat gögü birbirleriyle tam bir uyum içinde yaratan Allah, ne yücedir. Rahman'in yaratisinda hiçbir aksaklik göremezsin. Gözünü bir kez daha göge çevir. Hiç kusur görüyor musun? (Mülk, 3)
BIR HADIS
Bir adam yolda yürürken yol üzerinde bir diken dali buldu. Ve insanlara eziyet vermesin diye onu yoldan uzaklastirdi. Bu yüzden Allah onu affetti.
BIR TEMENNI
Allah'im! Haksizlik etmekten sana siginirim.
Allah'im! Haksizliga ugramaktan sana siginirim.
GIYBET NEDIR
Allah'in Resulü sordu! Giybetin ne oldugunu biliyor musunuz? "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dediler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) "Birinizin, kardesini hoslanmayacagi seyle anmasidir" diye cevap verdi. Orada bulunan biri sordu: "Ya benim söyledigim onda varsa, bu da mi giybettir?"
Resulullah (s.a.v.) cevap verdiler: "Eger söyledigin onda varsa giybetini yapmis oldun. Eger söyledigin onda yoksa iftirada bulundun demektir." (Ebu Davud, Tirmizi, Müslim)