Deizm yanilgisi

Bazi insanlar böyle diyorlar. Allah'a inaniyorum ama herhangi bir dine veya peygambere inanma geregi duymuyorum. Bu iman veya inanç bir mana ifade eder mi?
Allah'a inanan kisi, Allah'in bu evreni bosuna yarattigina inanmiyordur. Evrenin bosuna yaratildigini zanneden kisi Allah'i abes -bos- islerle ugrasiyor gibi görüyordur. Hasa.
Yaradan'in mutlaka bir gayesi vardir. Bunu da iletiyordur. Peki nasil iletecek. Bunu ya herkesin aklina koyar ki bu durumda bütün insanlarin ayni seye iradesiz inanmasi lazim. Veya bir araciyla, insan cinsinden bir araciyla istedigini iletir.
Ayni zamanda da insani diledigini seçmekle muhayyer -serbest- birakir. Dilegine göre hareket etmeyene de sonucun ne olacagini iletir.
Bu aracilar peygamberdir. Peygamber kendisine iletilen bilgiyi insanlara iletir ve evrenin, varligin gayesini anlatir. Bu söylediklerimizi Kur'an ifade ediyor aslinda:
"Insan kendisinin basibos birakilacagini mi saniyor?"
(Kiyame, 36) Elbette basibos olamaz. Bir hesap, bir nizam vardir.
Hesap sormayan bir Allah'a inandigini zanneden, büyük bir problemle karsi karsiyadir. Bütün bu varligi nizamsiz, idaresiz, gayesiz, hedefsiz ve kontrolsüz saniyordur. "Basibos yaratildim, hayat buradan ibarettir" diyen kisinin hesaba katmadigi bir sürprizle karsilasacagi kesindir. Kur'an bunu hatirlatiyor ki, insan ahirette bilmiyordum diyemesin.
Allah, inanmayanin bütün bos mazeretlerini ellerinden aliyor:
"Yoksa sizi bosuna yarattigimizi ve bize döndürülmeyeceginizi mi sanmistiniz?" (Müminun, 115)
Peygamberlere ve dinlere inanmayanlar bu teselliyle yasiyorlar. Onlar Allah'i kendi hizmetlerinde, kendi zevk ve hevalarina uygun seyler yaratmak zorunda olan bir ilah mi saniyorlar.

Dogru ve yanlis, din ile bilinir
Evreni dolduran insanin yapacagi hangi seyin dogru veya yanlis oldugunu tek basina akil kurgulayamaz.
Bu isi salt akla birakirsak 7 milyar akil kadar 7 milyar dogru ve yanlis cetveliyle karsilasiriz.
Kimine göre ahlaki ve erdemli olan, digerine göre hayata müdahale sayilabilir. Kimini dehsete düsüren sey, baska birinin kutsali olabilir. Hakem kim olacak? Ahlak derseniz, kime göre ahlak? Aklin ahlakla, ahlakin akilla beraber pozisyon almasi çözüm olabilir mi?

Hindistan'daki Aghori kabilesi
Bu kabile üyeleri kendi akil, ahlak ve geleneklerine göre bazi garip ritüellerle ortaya çikiyorlar.
10. yüzyildan beri var olan Hinduizmin bu mezhebinin üyeleri ölülerini yiyorlar.
Böylece ölüm korkusunu asiyorlar.
Çok daha garip ritüelleri var. Sulawesi Adasi'nda yasayan Toraja halki her yil ölülerini onurlandirmak amaciyla ölülerini mezardan çikarip en güzel elbiselerini giydiriyorlar, gezdirip fotograf çektiriyorlar. Onlarca kutsal bir ritüel.

Insan eti yiyen insanlar
Ölülerini akbabalara yediren inanç mensuplari var. Yamyamligin (Kanibalizm) bir vakia oldugunu biliyoruz. Maoriler öldürdükleri insanlarin etlerini sölenle yiyorlardi. Sumatra'da yasayan Bataklar, Hollanda'nin kontrolüne girmeden önce pazarda insan eti satarlardi.
Ürkütücü görülüyor. Ama bunlar vakia. Ve bunlarin çogu kendi ahlak, gelenek veya akillarina göre en dogruyu yapiyorlar.
Milwaukee Canavari olarak taninan Amerikali Jeffrey Dahmer'in çogu siyahi çocuk olmak üzere 17 genci öldürüp etlerini buzdolabinda saklayarak yemesini bir ruhsal bozukluk ve örnek olarak görebiliriz. Dogrudur da. Hatta insan eti yiyen kabileleri de öyle sayabiliriz. Ama bunlarin her birine göre en dogruyu kendileri yapiyordur. Ve kendilerine göre bir dogrulari vardir.
Din ve peygamberler bütün insanlarin, her çagda en erdemli sonuca varmalarini isaret eden temel bilgilerle geldiler. Din; ahlaki, bencil, hodbin, menfaatçi, hezeyanlari ve hiçbir sinir tanimayan akli disipline eden tek dogru yoldur. Yaradan, peygamberler ve kitaplar yoluyla bizimle iletisim kurar.

***

ORUÇSUZLAR SEVABI ALDILAR
Enes: "Hz. Peygamber (s.a.v.) ile beraberdik. Bir kismimiz oruçlu, bir kismimiz oruçsuz idi. Sicak siddetli idi. Bir yere konaklamak için indik. Oruçlular uyudu. Oruçsuzlar çadir kurdu. Yolculara hizmet ettiler. Hz. Peygamber (s.a.v.) söyle buyurdu: Bugün oruç tutmayanlar sevaplari alip götürdüler. (Buhari, Cihad, 71; Müslim, Siyam, 100)" Insanlar için çalisanlari oruç tutanlardan üstün sayiyor. Burada kastedilen oruç; muhtemelen nafile olan oruçtur. Veya yolculukta -seferiiken tutulan oruçtur.

DINDE ZORLAMA YOKTUR
Islam'i çok iyi anlamis olan büyükler dini teblig etmis, insanlari hidayete kavusturmak için gayrette bulunmus ama asla zorlamaya basvurmamislardir.
Neticede Yüce Allah, Kur'an'inda "Iki yol gösterdik" (Beled, 10) buyuruyor. Istedigini seç, sonucuna katlan. "Dinde zorlama yoktur. Dogru egriden açikça ayrilmistir. Artik kim sahte tanrilari reddeder de Allah'a inanirsa kopmayan saglam bir kulba yapismistir. Allah her seyi isitir ve bilir" (Bakara, 256) buyurarak yolu göstermistir.
Zorlama olmamasi, batil yolda olanlari onaylamak anlamina gelmez. Neticede;
"Sizin dininiz size, benim dinim bana"dir. (Kafirun, 6) Ancak Islam, zorlanarak Islam'a kazandirilmisin imaninin samimi olmadigina hükmediyor. Ama kapiyi da kapatmamak gerekiyor. Bu hususta da Hz. Ömer bize güzel bir örnek sunuyor:
Vesik er-Rumi anlatiyor: Ben Hz.
Ömer'in hizmetkâriydim. Bana sik sik "Müslüman ol" derdi. Müslüman olursan, sana Müslümanlarin bazi islerini gördürürüm.
Bu islerde onlardan olmayan biriyle is görmem uygun olmaz derdi. Ben de "Hayir" derdim.
Bunun üzerine bana, "Dinde zorlama yoktur" (Bakara, 256) ayetini okudu. Zorlamadi.
Ömrümün son zamanlarinda beni azat etti. "Diledigin yere gidebilirsin, serbestsin" dedi.
Yüce Allah, bütün insanligin gönlüne Islam'in muhabbetini koysun, batil ve faydasiz yoldan dönerek tövbe etmelerini nasip eylesin.

"ALLAH'IN PEYGAMBERI ÇOK OKUYORSUN"
Hz. Peygamber sik sik su duayi okurdu:
"Ey kalpleri evirip çeviren Rabbim! Kalbimi itaatin ve dinin üzerine sabit kil."
Efendimizin bu duayi çok okudugunu görünce Hz. Aise merakla sordu:
"Allah'in Resulü! Siz bu duayi neden çok okuyorsunuz?" Bu soru üzerine Efendimiz (s.a.v.) söyle buyurdu: "Ey Aise!
Adem oglunun kalbi Allah'in iki parmagi arasindadir. Diledi mi kaydirir, diledi mi dini üzerine sabit tutar."
Not: Yüce Allah, kulun kalbini durup dururken yoldan çevirmez elbette. Kul günah ve isyanla bunu hak eder. Allah da onun kalbini öyle yapar. Yoksa Yüce Allah asla kulunu yolundan kovmaz.
Bir de buradaki "Allah'in parmaklari" cümlesinden insan parmagi gibi parmak düsünülemez. Bu mecazi bir ifadedir.

KIRK YILDIR SABAHTAN KAÇTIM
Tasavvuf hayatinin büyüklerinden Ali Masisi söyle derdi: Tam kirk yildir beni üzen tek sey sabahin olmasidir. Bana göre gece ne kadar da kisa sürüyor. Zira ben gece karanliginda Yüce Allah'i anmaktan doyamiyorum.