Bu sorunun cevabini vermek için "Ben neyim, kimim?" ve
"Benden ne isteniyor?" gibi sorularin cevabini aramak lazim. Bu dünyaya geldik. Anne babamiz araci oldular. Ama yaratici onlar degil elbette. Her baba veya anne, istedigi nitelikte evlat sahibi olmak ister. Saglikli, mükemmel, zeki, çaliskan ve bunun gibi bütün güzel niteliklerle donanimli olsun ister. Ama böyle olmuyor. Çünkü Yaradan istedigini yapiyor.
Biz her varligi, detayiyla, teferruatiyla Yüce Allah'in yarattigina ve idare ettigine inaniyoruz. Bizi bir sinav için yaratti ve sorumluluklarimizi da elçileriyle gönderdi.
Hz. Âdem'den son elçi Hz. Muhammed'e kadar
bütün peygamberler bizlere Yaradan'i,
yaradilani, görevimizi anlatmaya
geldiler. Bizler de nefsimizin veya
menfaatimizin kulagimiza fisildadigini
degil de inancin, vicdanin ve aklin gerektirdigini yapacak
olursak aslinda dünya gülistana döner.
Akli basinda, saglikli düsünen her insaf sahibi insan, yaradilmisin degil, Yaratici'nin dairesinde yer alir.
Meçhul -bizce malum- bir âleme gidecek. Akilli adam ne yapar; gidecegi yere uygun erzakini, öteberisini alip yola öyle çikar. Ötekisi ise halkimizin deyisiyle
"Saldim çayira, Mevlam kayira" hesabi idealsiz yasar ve habersiz ölüp gider. Yarin dirilince de,
"Bir firsat daha" der durur.
Akli basinda olan, etraftan etkilenmeyen ve Islami kaynaklardan Islam'i ögrenen herkes Müslüman olmak ister. Aklinin ve vicdaninin onu getirecegi son liman Islam olur. Zira Islam, insanligin muhtaç oldugu her seyi vaat ediyor.
Islam ne vaat ediyor?
Dilerseniz söyle kisa bir yolculuk yapalim:
- Islam, Allah'i vaat ediyor. Allah'i sevmemiz gerektigini vaat ediyor. Yolun sonunda huzura kabulü vaat ediyor.
- Islam, kadin ve erkegi bir bütün kabul ediyor.
- Maddi ve manevi her türlü siddeti, iskenceyi, acimasizligi reddediyor.
- Kadin, erkek, anne, çocuk, hayvan, hatta bitkiye, ormana, agaca, suya, denize
velhasili kime ve neye karsi olursa olsun
haddi asmayi günah kabul ediyor.
- Islam, hirsizligi, arsizligi, hak yemeyi reddediyor.
- Küfrü, hakareti, ihaneti, münafikligi,
aymazligi, iftirayi, yalan sözü, yalan
sahitligi reddediyor.
- Islam, haram kazanmayi ve haram yola harcamayi reddediyor.
- Günde 5 vakit Yaradan'la sohbet
etmeyi, yilda bir ay nefsi terbiyeyi,
fakiri anlayip ona yardim
etmeyi, zekât ve sadakayi emrediyor.
"Veren ol" diyor.
- Cinayeti, zulmü, vicdansizligi reddediyor.
- Irkçiligi, köleciligi, insan istismarini
reddediyor.
- Insani; rengi, yüzü, sekli ve görüntüsüyle degil insan olma vasfiyla muhatap aliyor.
- Adaleti, hakkaniyeti, nefsi müdafaayi
emrediyor.
- Çocugun ve mazlumun masumiyetini, hukuken temel haklardan sayiyor. "Adalet mülkün temelidir" diyor.
- Islam, "azginlasma, günah isleme,
sömürme" diyor.
- Islam, "gelismis ve sömürgeci olan güçlere prim vermeyin, mazlumla beraber olun" diyor.
Islam, sömürülmüs, haklari elinden alinmis, önlerine bariyerler konulmus, hayat standartlari çagdas sömürgeciler tarafindan gasp edilmis insanlara "Bir araya gelip haklarinizi uygun zeminde arayin" diyor. Nitekim Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Mekke'de yaptigi buydu. Habesli köle Hz. Bilal, köle Hz. Vahsi, köle Amir, köle Ebu Fukayha, köle Zinnire, Iranli atesgede Hz. Selman, Amir bin Füheyre ve yasi 10-30 arasi genç kusak... Dünyanin bütün sömürgeci güçlerine, o günün Iran, Rum, Yemen, Habes, Misir imparatorlarina meydan okumadi mi?
Dünyanin gelecegi Islam'da
Bugün de degisen bir sey yok. En son
virüsle savasta Afrika ve geri birakilmis ülkelere asi göndermeye tenezzül etmeyen
insanligin bakis açisinin, "Bu ilaci önce siyahilerde deneyelim" diyen çagdas
kölecilerin, köle agasi Ebu Cehil,
Amir, Velid, Seybe, Uteybe, Firavun, Haman, Nemrut'tan ne farki var?
Kapitalizm basta olmak üzere bütün siyasi ve felsefi düzenler, "izm"ler, miadini dolduruyor. Tevhide, özellikle Islam'a karsi duruslarini felsefi, sosyolojik ve ekonomik üçlemde tutan ve bütün insanin söylemlerini aldatma üzerine bina eden operasyonlarla karsi karsiyayiz.
Mazlum halklarin siginagi
Siz sömürgecilerin insancil göründügüne
bakmayin. Özgürlükten yana olduklarini sanmayin.
Hakkaniyet ve adalet ilkelerine bagli olduklari hikâyesine aldanmayin. Elbette bir nefret ve önyargi objesi olsun diye bunlari yazmiyorum.
Görünen köy kilavuz istemez. Sadece "Resmin tümünü görelim ve aldanmayalim" diye yaziyorum.
Mazlum, hakkini alsin diye yaziyorum.
Bu vahsi çark, bir de sömürülen halklarin yararina dönsün diye yaziyorum.
Bir tarafta tiksindirici bir oburluk, öteki tarafta
mandalarla ayni gölden su içen Afrikali çocuklar. Daha bir yasina
gelmeden hayatini kaybeden, sömürülmüs halklarin
küçük evlatlari!
Akbabalara yem olan
çocuklar kimin umurunda sizce?
Bütün tenkit veya uyarilari ideolojik veya davetçi bir ön niyetle yaptigimi sanmayin.
Önce bu mazlumlara insanca yasami kazandiralim. O halklarin madenlerini paylasmayalim.
Sömürmeyelim.
Zenginliklere el koymayalim.
Misyoner dürtüsüyle degil, insani endiselerle oralara gidelim. Önce insanogluna Rabb'in verdigi haklari verelim.
Sonra da Kur'an'i ve Hz. Muhammed'i tanitalim. Unutmamak lazim, din afyon degil.
Sömürme araci hiç degil. Bilakis Islam, son kurtulustur, mazlumlarin siginagidir. Dik durma ve durulanma vesilesidir.
Hele de Islam, gerçek Müslüman'la bulustugunda.
***
Cennete sokacak dua
Adamin biri söyle dua etti:
"Allah'im, nimetinin tamamini isterim." Bunu duyan Hz. Peygamber sordu:
"Nimetin tamami nedir biliyor musun?" Adam cevap verdi:
"Yani ben hayrin tümünü istedim." Hz. Peygamber cevap buyurdu:
"Süphesiz nimetin tamami cennete girmek veya cehennemden kurtulustur." O halde biz de duamizda böyle diyelim: Allah'im, nimetinin tamamini isterim.
***
Uyuz deveyi ilaçliyordu
Hz. Ali anlatiyor: Bir gün devletin develerinin bulundugu ahira ugradim. Hz. Ömer'i gördüm. Eline bir çaput sarmis, devlete ait uyuz develerin sirtina ilaç sürüyordu. Develeri eliyle temizliyordu.
***
"O, Allah'la mesgul"
Tasavvuf büyüklerinden Ibrahim Edhem,
Hanefi mezhebinin kurucusu büyük bir hukukçu, âlim ve zahid olan
Ebu Hanife'nin meclisine ugrayip selam verir. Ancak orada bulunan bazi genç ilim talebeleri, Ibrahim Edhem'i küçümserler. Imam-i Azam Ebu Hanife, bunu sezer. Ibrahim Edhem'e özel ilgi gösterir, iltifat eder,
"Buyurun, hos geldiniz, seref verdiniz" der. Ibrahim Edhem tesekkür eder, selam verip ayrilir.
Ögrenciler, büyük âlimin Ibrahim Edhem gibi bir tasavvufçuya fazlaca ilgisine sasirirlar.
Sorarlar,
"Efendim! Sizin gibi bir âlim, bu sofuya -tasavvufçuya-
nasil olur da 'Efendim' der, sasirdik." Imam Ebu Hanife, nefsini
öldürmüs, haset ve benzeri hastaliklardan arinmis bir âlim olarak söyle
cevap verir: "O küçümsediginiz Allah dostu, daima Allah'la mesguldür.
Biz ise isin zahiriyle, görüntüsüyle mesgulüz."
***
'Kisas istiyorum'
Bedir Savasi öncesidir. Hz. Peygamber saflari kontrol ediyor, yasi küçükleri geri çeviriyor, son sözlerini söylüyor... Bir ara öne çikmis, saflari bozan birine dogru elindeki kamçiyi uzatip karnina hafifçe degdiriyor. Bu kisinin adi
Sevad bin Gaziyye. Karnina kirbacin ucu degince Hz. Sevad söyle dedi:
"Ey Allah'in elçisi! Beni incittin. Senden kisas istiyorum.
Ben de senin karnina elimdeki kirbacimla dokunmak istiyorum."
Hz. Peygamber, bunu duyunca Hz. Sevad'a dogru yürüdü ve karninin üzerindeki gömlegi siyirdi. Kirbaci Sevad'a dogru uzatip
"Al bunu Sevad ve hakkini al benden. Sen
de karnimi kirbaçla dürt" dedi. Hz. Sevad, Efendimize yaklasti. Elindeki kirbaci yere firlatti ve karnini öpmeye basladi. Efendimizden zor ayirdilar Hz. Sevad'i. Bir taraftan sevinç gözyasi döken Hz. Sevad, kendini söyle savundu:
"Birazdan savasa girecegiz. Belki sehit olacagim. Istedim ki, dokundugum son
sey Efendimizin vücudu olsun."
Sevgi tezahürü... Kiminde bakarak, kiminde özleyerek, kiminde dokunarak, kiminde aynileserek, kiminde sevilende fani olarak ortaya çikar.
***
Sezaryen dogum
yapmak gusül abdesti
gerektirir mi?
Sezaryen yöntemiyle dogum, normal dogum kapsami içindedir. Dogumdan -yani sezaryenden- sonra rahimden kan gelmezse kadin gusül -boyabdesti alir ve namaz kilmaya baslar. Ama rahimden kan gelmeye devam ediyorsa kanin kesilmesinden sonra gusül yapar. (Serahsi, 3, 210)
Tüp bebekte baskasina ait
sperm, yumurta, embriyo veya rahim kullanilabilir mi?
Tüp bebek yönteminde evliligi devam eden çiftin (kari-koca) disinda
üçüncü sahsa ait sperm, yumurta, embriyo kullanilamaz. Baskasina
ait rahim de kullanilamaz. Zira bu durumda evlilik kurumu, neslin
devami, neslin korunmasi gibi sikintilar kaçinilmaz olur. Dini açidan da
sakincali olan bu durumun psikolojik ve sosyolojik birçok problemle önümüze
gelmesi kaçinilmazdir. Sperm ve yumurta döllenmesi, evlilikleri
devam eden kari-koca arasindaki faaliyetle ancak mesru kabul edilebilir.
Anne karninda ölen veya
kendiliginden düsen, düsük olarak
rahimden koparilan cenine ne yapilir?
Ceninin organlari belirmemis ise yikanmaz. Organlari tamamlanmis veya bazi organlari tamamlanmis ise yikanir ve beze sarilip defnedilir.
***
Hz. Aise anlatiyor
Hz. Peygamber son zamanlarinda hasta olarak yatiyordu. Ben ona Felak, Nas surelerini okurdum. Sonra Efendimizin üzerine üfürürdüm. Sonra O'nun avuç içiyle vücudunu sivazlardim. Kendi elimi sürmekle yetinmez, O'nun avucuyla da vücudunu sivazlardim. Zira O'nun eli benim elimden, O'nun avucu benim avucumdan daha hayirliydi.
***
Bir ayet
"Öyleyse emrolundugun gibi dosdogru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdogru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini asmayin. Süphesiz O, yaptiklarinizi hakkiyla görür." (Hud, 112)