Bu soru ilahiyat alanında sorulan sorulardan biri olma dışında kabir alemi, ölüler ve diriler arasındaki irtibat açısından da son derece önemlidir.
Zira dirilerin, yakınlarından ölenler için yaptıkları dualarının, ameller, sevaplar ve Kuran kıraatlarının yerine ulaşıyor olması hayattakileri son derece olumlu anlamda motive eder. Ölülerine yönelik bir şeyler yapabilme huzurunu insanlara hissettirir. O halde bu sorunun cevabı, dini bir tartışmanın çok ötesinde bir anlam taşıyor.
Bazı kişiler dirilerin yaptıkları sevapların ölülere ulaşmadığının delili olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)'e inen bu ayeti öne sürerler; 'Ölülere sesini duyuramazsın.' (Fatır, 22; Neml, 80)
Bu ayeti kerimede putperestler ve inançsızlar mezardaki ölülere benzetilir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'i duyuyor olmalarına rağmen kalplerini, kulak ve basiretlerini Hz. Peygamber (s.a.v.)'e kapatmış olanlar mezara mahkum olan bedbaht ölülerle bir tutulur. Bu ayetlerin, ölülerin, dirilerin sesini duyamamasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Ayet Hz. Peygamber (s.a.v.)'e bir örnek sunuyor: Sen belki müşriklerin iman etmemelerine üzülüyorsun (Kasas, 56) Ama üzülme. Problem sende değil. Problem muhataplarındadır. Zira onlar artık mezarlarındaki ölüler gibi hissiz, güçsüz, iradesiz bir haldeler.
Sen bu manen ölmüşlere hiçbir şey duyuramaz, fayda sağlayamazsın. Fahreddin Razi de aynı kanaattedir. O der ki Hz. Peygamber (s.a.v.)'e her ayet şunu anlatıyor. "Müşrikler, ruhsuz cesetler gibidir." Senin bu sözlerin nasıl ölmüş olanların hidayetine sebep olmazsa, bu adamlara da fayda sağlamaz (Razi, Tefsir)
Hz. Peygamber (s.a.v.) ölülere selam verirdi
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Bedir günü ölmüş olan müşriklerin çukurdaki cesetlerine eğilip, tek tek adlarını andığını, onlara kendisini inkar etmelerinden dolayı şu anda pişmanlık içinde olduklarını hatırlattığını biliyoruz. (Müslim, cennet, 76)
Hz. Peygamber (s.a.v.) mezara girdiğinde ölülere selam verirdi. (Müslim, cenaiz, 102; Nesai, Teharet, 109; İbn Mace, Cenaiz, 36; Ebu Davud, Cenaiz, 79)
Gömülen bir sahabi için 'Ona dua edin. Zira arkadaşınız şu anda sorgulanıyor' buyurmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) eğer sesini ölülere duyuramasaydı bu yukarıda ifade ettiğimiz şeylerden hiç birini yapmazdı. Demek ki sesini ölülere duyuruyor ki onlara selam veriyor, dua ediyor ve hatta şirk üzerine ölmüş olanlarını kınıyor.
Kuran-ı Kerim ölülerin duyduğunu ispat ediyor
Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetleri de mezardaki ölülerin Yüce Allah dilediği hallerde seslerini duyduklarını ortaya koyuyor. Bunlarla ilgili şu ayetlere bakabiliriz.
Hz. İsa Ölülerle Konuşuyor
1- Ali İmran Suresi'nin 49. Ayeti, Hz. İsa'nın Yüce Allah'ın müsaadesi ile ölüleri dirilttiğini anlatır. Ayetin ölüleri diriltmek ile ilgili bölümü şöyledir:
"Kuşkuya yer yok. Bir mucize olarak Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim." Hz. İsa Yüce Rabbin kendisine verdiği bir mucize sonucu 2 veya daha fazla ölüyü mezarından kaldırıp diriltmiştir. Bunu yaparken de mezarın başında durur ve ölüye seslenerek: 'Yüce Allah'ın izniyle kalk' derdi. Ölü olan kişi de bu sözü duyar ve söze cevap olarak mezardan kalkardı. Bu da bize gösteriyor ki; Yüce Allah diledikten sonra mezardaki ölü, sağ olan kişinin sesini duyar ve buna uygun karşılık verir. Bu hadisenin mucize olması sonucu değiştirmiyor. Zira neticede ölü olan kişi, diri olan kişinin sesini duyuyor ve verilen izne göre karşılıkta bulunuyor.
Hz. İbrahim'in sözünü ölü kuşlar dinliyor
2- Kuran-ı Kerim'de ölülerin, dirilerin sesini duyduğuna bir diğer örnek Bakara Suresi'nin 260. Ayetidir. Bu ayeti kerime Hz. İbrahim'in ölü kuşlara seslenip; 'Bana gelin' sözüne uyarak parçalanmış bütün organları toplanıp Hz. İbrahim'e gitmişlerdir. Bu ayet dirilerle ölüler arasındaki iletişimini anlatıyor. Olayı Kuran şöyle aktarıyor bize:
"İbrahim, Rabbim ölüleri nasıl diriltiyorsun bana göster deyince; Rabbi ona: 'Yoksa inanmıyor musun' demişti. O, hayır inanıyorum. Fakat kalbim tam kanaat getirsin diye cevap verdi. Rabbi kuşlardan dört tane al. Onları kendine alıştır. Sonra -parçalayıp- her bir tepeye onlardan bir parça bırak. Sonra onları çağır. Koşarak sana gelecekler." (Bakara,260) Bu ayette 'dirilmenin örneğini' Allah Hz. İbrahim'e gösteriyor. Allah, Hz. İbrahim'e dört kuş alıp bunu kendisine alıştırmasını, sonra onları parçalayıp elinde yoğurmasını her bir tepeye yoğurduğundan birer parça bırakmasını ve sonra o parçalara bütünleşip yanıma gelin dediğini, o parçaların da bütünleşip yanına geldiğini anlatıyor.
Dirilme olayının görülmesi için kuşların ölü olması gerekiyor. Kuşların ölmeden Hz. İbrahim'e koştuklarını iddia ederek bu ayeti anlamının dışına çıkarmak ise Hz. İbrahim'i -haşa- bir kuş bakıcısına çevirmek demektir. Hz. İbrahim dirilmeyi görmek istiyor, Allah da ona dirilmeyi gösteriyor. Tabi bu olayın bir yönü bizim için burada önemli olan yönü ise; Hz. İbrahim'in 'gelin' sözünü ölü kuşların duyması ve Hz. İbrahim'e koşmalarıdır. Ölü kuşlar, diri olan Hz. İbrahim'in sesini duyuyorlar. Demek ki Yüce Allah müsaade etti mi, ölmüş olan bir insan da, hayvan da dirilerin söz ve seslerini duyabilirler. Kur'an'ın bu ayetleri bunu onaylıyor.
3 - Sadece dirilerin sesi değil, belki mahşer gününde bir çığlık ölülere duyurulur ve ölüleri mezarlarından kaldırır. (Saffat,19; Kaf, 42) bu sesi duyan bütün mezar ehli, çürümüş olsalar da toparlanıp kalkacaklardır.
4 - Mahşere kalkarken ölülere duyurulacak bir sur sesi ile (Yasin, 51) ölüler mezarlarından kalkmayacaklar mı? O zaman şu soruyu sormak lazım: Allah dilediğinde bir çığlığı veya sur sesini ölülere duyurur da diri bir insanın mı sesini duyuramaz?
5 - Bakara Suresi'nin 73. Ayeti İsrailoğulları'ndan bir ölünün, bir parçasının vurulmasıyla diriltildiğini anlatır. Maktul, cinayeti aydınlatır ve ölür.
SONUÇ: Kuran-ı Kerim'deki bütün bu haller; ölülerin dirilerin sesini duyması ölülerin dirilerden etkilenmesi, ölülerin diriltilmesi elbette Allah'ın izni dahilinde olabilir. (Bakara, 28; 56; 243, Rum,50; Yasin, 12) bunda herhangi bir şüphe yoktur.
Bütün bu örnekler dirilerin söz ve seslerini ölülerin duyabileceğini gösteriyor. Allah diledi mi dirilerin sesini - bu bir insan sesi, bir çığlık veya bir sur olabilir- ölülere duyurabilir.
Öyleyse, dirilerin mezarın başında verdikleri telkini, Kuran kıraatini, duayı, selamı ölüler duyabilir.
Buna engel ne bir Kurani nass ve ne de bir rivayet yoktur. Akıl da bunun olabilirliğini kabul eder. Ölülerinize dua okuyun. Selam verin. Kur'an okuyun ve iyilik yapın. Bilin ki Rabbin bunları ölülere ulaştırmasının önünde hiçbir engel olamaz.